Medeniyetin yeşerdiği, insanın insanlığını yaşama fırsatı bulduğu şehirler, bünyelerinde nice sırlar barındırır. Bu sırlar, doğru tercih yapanlar için bir kurtuluş vesilesi olurken, yanlışı seçenler için ise mezar olur.

Şehir hayatı esasen bir irfan hayatıdır. Etkileşime, paylaşıma açık olduğu için farklı şehirlerin izlerini taşır. Medeniyetin dışındaki hayat, bedevî/göçebe hayatıdır. Göçebe hayatının yeryüzünü imar etme gibi bir kaygısı yoktur. Medenî hayat “şehirliler” in hayatıdır. Medeniyette asıl olan eğitimdir, eğitim de ancak yerleşik hayatta yani şehirde gerçekleşir.

Şehirli olmak, bir başka ifadeyle medenî olmak insanın kendi değerlerinden utanıp vazgeçerek, başkasının değerlerinde kendi kimliğini araması değildir. Bilakis insanın içinde yaşadığı şehrin birtakım imkânlarını yakalaması; sanata, bilime, kültüre katkıda bulunması; tarihi ile bütünleşmesi, ahlâkî birtakım özelliklere sahip olması; iyi olanı, değerli olanı görüp alması ve ondan yararlanması; kötü olandan, beğenmediği, inanmadığı şeylerden uzak durması anlamını ifade eder.

SÖZÜN ÖZÜ

Ne kaçan fırsatlar  karşısında ümitsizliğe düşülmeli, ne de fırsatlar ve sebepler ihmal edilmelidir. Allah Teâlâ`ya yürekten ve ihlas ile dua etmek hiçbir zaman elden bırakılmamalıdır. Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır 

Editör: Mehmet Çalışkan