İstiâze, endişelerimizden, korkularımızdan, her türlü kötülükten Allah’ın kudretine sığınma, O’ndan yardım talep etmedir. Çaresiz kalınan, yaşamın sıkıntılarıyla baş etmekte zorlanılan durumlarda insanı hayata bağlayacak ve ona güven verecek, yüce bir varlığa sığınma ihtiyacıdır. İnsan, kendisine ahiret hayatını kaybettirmek isteyen şeytandan veya onun dostlarından gelecek telkinler ve kötülüklerden; cehennemden, kıyamet günü darlığa düşmekten, Allah’ın azap ve gazabından da yine ve ancak Allah’a sığınarak kurtulabilir.

Peygamberimiz de ashabına çeşitli vesilelerle şeytanın şerrinden Allah’a sığınmalarını öğütlemiştir. Bir defasında Hz. Peygamberin yanında birbirine hakaret eden iki kişiden biri o kadar öfkelenir ki, boyun damarları şişer, rengi değişir. Bunu gören Nebî (s.a.s.), “Ben bir söz biliyorum, eğer şu zat o sözü söylese, öfkesi mutlaka gider” buyurur. Orada bulunanlardan biri hemen adamın yanına giderek, Hz. Peygamberin öğrettiği “Eûzü billâhi mine’ş-şeytâni’r-racîm” (Kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım) sözünü söylemesini tavsiye eder…” (Buhârî, Edeb, 44).

Editör: Mehmet Çalışkan