Hz. Peygamber, üzerinde kul hakkı bulunan kişilerin, hak sahibi olan mazlumlardan helallik almalarını öğütlemiştir. Bunun yapılmaması durumunda hesap gününde haksızlık yapan kişinin salih amellerinin, haksızlığı ölçüsünde alınarak hak sahibine verileceğini, verilecek salih amel bulunamazsa o zaman da mazlumun günahlarının zalime yükleneceğini belirtmiştir (Buhârî, Mezâlim, 10).

Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmanın çok ağır bir vebali vardır. Çünkü Allah’ın böyle bir günahı bağışlaması, hak sahibinin affetmesi şartına bağlanmıştır. Buna göre gasp, hırsızlık vb. yollarla elde edilen haram para veya mal, sahibi biliniyor ise kendisine yahut mirasçılarına, bilinmiyor ise fakirlere veya hayır kurumlarına onun namına sadaka olarak verilmelidir. Ayrıca Allah’tan af ve mağfiret dilenmelidir.

Gıybet, iftira gibi hak ihlallerinde en doğrusu, hak sahibine durumu anlatıp helalleşmekse de her zaman bu şartı yerine getirmek mümkün olmadığından ya da insanlar bundan çekindiklerinden, kendi adına tövbe edip hak sahibi namına da istiğfar, dua etmek ya da hayır yaparak sevabını ona bağışlamak, bu tür hak ihlâllerine keffâret olur (İbn Teymiyye, el-Fetâvâ’l-kübrâ, I, 113).

Editör: Mehmet Çalışkan