Allah’ın yarattığı her şey iyi ve güzeldir. Ancak insan, kendisine verilen irade çerçevesinde dilediği şekilde hareket etme kabiliyetine sahiptir. Dolayısıyla insan için iyiliğin ya da kötülüğün tarafında yer alma imkânı vardır. Bu bakımdan yeryüzünde meydana gelen kötülükler insanların kendi arzularına bağlanarak doğruluktan uzaklaşmaları sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunu Kur’ân şu şekilde ifade etmektedir: “Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.” (Şûrâ, 42/30) Dolayısıyla kötülük Allah’ın istemediği bir şeydir ve O, kimseye zulmetmez ve kötülüklerin işlenmesine razı olmaz. Ancak insanın iyilik yapması ve yeryüzünde yaptıklarının karşılığını alması yani denenmesi için kötülüklerin de var olması gerekmektedir. Allah dileseydi yeryüzünde kötülük, zulüm, haksızlık, fesat, katliam, savaş olmazdı. Allah kötülüklere müsaade etmeyip kötüleri anında cezalandırsa yahut iyileri anında ödüllendirseydi denemenin, dünya hayatının bir anlamı kalmazdı. Öte yandan kötü gibi görünen belalara sabretmelerine karşılık ahirette mükâfat söz konusudur. Bu bakımdan insanlar kulluklarının gerektirdiği tutum içinde olmalıdırlar.

Editör: Mehmet Çalışkan