Hayata gözlerini açan insan belli bir süre yaşar ve sonra dünyaya veda eder. Ölümden sonra ise sonsuz ahiret hayatı başlar. Ahirette mutlu olmanın yolu bu dünyadan geçmektedir. Herkes dünyada yaşadığı hayata göre ahirette karşılık görecektir. İnsan dünyada iken iyi ve güzel şeyler yaptığı gibi, kötü ve yanlış şeyler de yapabilmektedir. Bu nedenle yaptığı iyiliklerin karşılığını Yüce Allah’tan beklerken, işlediği günahlardan dolayı da pişmanlık duymalıdır.

İnsan yaptığı dua ve diğer ibadetleri kabul olunacağına inanarak yapmalıdır. Günah işlediğinde ise, Allah’ın merhametini umarak pişmanlık içerisinde tövbe etmelidir. Müslüman, yaptığı ibadetler ve iyilikler sebebiyle kesin olarak cennete gireceğini düşünmemelidir. Aynı şekilde, işlediği günahlar yüzünden Allah’ın kendisini affetmeyeceği şeklinde bir anlayışa da düşmemelidir. Bu Allah’ın rahmetinden ümit kesmek anlamına gelir. Oysa Rabbimiz şöyle buyurur: “De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin…” (Zümer, 39/53) Dolayısıyla, bir Müslümanın hayatı korku ve ümit arasında dengeli bir hayat olmalıdır. Bu aynı zamanda makbul bir imanın da gereğidir.

Editör: Mehmet Çalışkan