İki insan arasında sıradan bir ilişkinin çok ötesinde derin bir sevgi ve saygıyı ifade eden dostluk, manevi kardeşliğe benzer. Dostlar, kardeşler gibi birbirlerini kalpten severler, birbirlerine güvenirler, birbirlerini desteklerler, birbirleri için her türlü fedakârlığı göze alırlar. Dostlar birbirlerine kırılsalar da asla ihanet etmezler. Dostlar, birbirine karşı vefakârdırlar; birbirinin sırdaşı ve gönüldaşıdırlar. Hz. Peygamber, “Kişi dostunun dini üzeredir.

Bu yüzden her biriniz, kiminle dostluk ettiğine dikkat etsin” (Tirmizî, Zühd, 45) uyarısıyla arkadaş seçiminde dikkatli olunması gerektiğini bildirmiştir. Dostların birbirlerini hem düşünce hem de davranış bakımından etkileyeceğini vurgulayan bu ifade, Kur’an’da da vurgulanır. Kıyamet gününde gerçeklerle yüzleştiğinde, sıkıntıdan ellerini ısıran kâfir, “Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim! Andolsun, Kur’an bana geldikten sonra beni ondan o saptırdı” (Furkân, 25/28-29) sözleriyle pişmanlığını ortaya koyacaktır. Dünyada dostluklarını Yüce Rabbin rızasına bağlayanlar, dünya hayatında rahat etmekle kalmayacak, beraberliklerini ebedî âlemde de sürdüreceklerdir. (Zuhruf, 43/67)

Editör: Mehmet Çalışkan