Toplumun her ferdinin üzerinde hak sahibi olduğu topluma ait mekanlar, araç ve gereçler, gelirler, doğal kaynaklar gibi kamu mallarının titizlikle korunması gerekir. Ancak insanlar, ahlaki değerlere duyarsızlaştığında, helal haram dengesine dikkat etmediklerinde ve hak kavramı önemini yitirdiğinde kamu malına hıyanet kaçınılmazdır. Bu durumda yolsuzluk çoğalmakta, devletin malını yemek doğal sayılmakta, hatta buna dikkat edenler hor görülerek kınanmaktadırlar.

Kamu malına hıyanet eden kişi, ucuz çıkarlar sağlarken, insani ve ahlaki değerlerini kaybetmektedir. Oysa kamu malı emanettir ve bu emanete hıyanet etmek, kişiyi hem dünyada hem de ahirette ağır bir vebal altına sokmaktadır.

Allah Teâla, kullarını helal ve temiz olan rızıklara yönlendirip onlara mallarını haksız sebeplerle ve haram yollarla yememeleri uyarısı yaparken, Allah Resulü de ümmetine şöyle seslenmektedir: “Ey insanlar! Hiç kimse Allah’ın kendisine takdir ettiği rızkı elde etmeden ölmeyecektir. Öyleyse Allah’tan sakının ve rızkınızı güzel yoldan isteyin. Helal olanı alın, haramdan sakının!” (İbn Mâce, Ticaret, 2)

SÖZÜN ÖZÜ

Kötü kimse, başkalarının ayıplarını saymak isterken, kendini dile getirir.

Molla Camî

Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır.

Samipaşazade Sezai

Editör: Mehmet Çalışkan