Mescid-i Nebevî’nin giriş kısmında Medine’de kalacak yerleri olmayan sahâbîlerin barınması için yapılan mekâna “suffe”; burada kalan ve çoğunluğu muhacirlerden oluşan topluluğa “ashâbü’s-suffe” denilmiştir. Allah yoluna kendilerini vakfetmiş bulunan Suffe Ehli’nin güzide sahâbîleri, Sevgili Peygamberimizin yanında daima hazır bulunmuş, onun söz ve fiillerini hıfzederek sonraki nesillere aktarmışlardır.

İslâmî esasların ve dinî hükümlerin korunmasında ve bütün âleme yayılmasında bu ilim ve fazilet ehlinin hizmet ve gayretlerinin payı büyüktür. Karşılaştıkları türlü sıkıntılara ve imkânsızlıklara rağmen ilim talebinden geri kalmayan bu talebeler, sonraki dönemlere de güzel bir örnek teşkil etmişlerdir. Nitekim camilerin bitişiğindeki mektep, medrese ve külliyelerin hepsi, Hz. Peygamber’in Mescid-i Nebevî’deki bu uygulamasından esinlenilerek yapılmıştır. Hz. Peygamber’in gözetiminde irfan ve ahlâk eğitimi alan Suffe Ehli, Allah’a ve Resûlü’ne olan bağlılıkları, dünya malına karşı müstağni davranmaları sebebiyle hem ilmin hem zühdün hem de takvanın önder ve örnekleri olmuşlardır.

Editör: Mehmet Çalışkan