İnsanlık tarihi ile yaşıt olan şiddet, her dönemde barışın, huzurun, kardeşçe ve dostça yaşamanın düşmanı olmuştur. Şiddetten beslenen hareketler, dün olduğu gibi bugün de hiçbir kural, kutsal ve insanlık değeri tanımamakta, dinî değerleri istismar etmekten çekinmemektedir.

İnsanlığa barış, merhamet ve şefkati öğütleyen İslam, şiddetin her türünü yasaklamıştır. Hz. Peygamber (s.a.s.), hayatını zulüm, haksızlık ve şiddetin ortadan kalkmasına ve erdemli bir toplumun inşasına adamıştır. Zira İslam, kelimenin tam anlamıyla barıştır. Mümin ise insanların elinden ve dilinden emin olduğu, her hâline güven duyduğu insandır.

İslam’ın egemen olduğu ve hüküm sürdüğü topraklarda yüzyıllarca barış, huzur ve esenlik hâkim olmuştur. İnsanlık bugün çokça dillendirilen birlikte yaşama kültürünün en kadim ve en çarpıcı örneklerini bu topraklarda görmüştür. Hz. Peygamber’in yolundan gittiğini söyleyen, onun adını kullanarak etrafa dehşet saçan, zulüm yağdıran kişi ve grupların bu yaptıkları İslam’la asla bağdaşmaz. Nereden gelirse gelsin ve kime yönelik olursa olsun şiddetin, zulmün her çeşidi kötüdür ve ”Allah, zalimleri asla sevmez” (Âl-i İmrân, 3/57).

Editör: Mehmet Çalışkan