Ümmet, bir anneden doğmuş çocuklar gibi ancak kanla, asabiyetle değil; peygamberlerin rehberliğinde mutlak hakikat fikriyle, yüce değerlerle, güvenle, sadakatle ve adaletle birbirine bağlanmış topluluk demektir. İslam, gücün ahlakını değil, ahlakın gücünü tesis eden bir ümmet ister.

Hak, hukuk, paylaşım, yardımlaşma ve dayanışma gibi sosyal sorumlulukları ibadet olarak görür ve namaz ile zekâtı, iman ile infakı bir arada zikreder. Her şeyden önemlisi müminlerden, tavır ve davranışlarında iman bilinciyle ve hesap günü şuuruyla hareket etmelerini, vicdan ve insafı elden bırakmamalarını bekler. Bugün İslam dünyasının sorunlarını aşmak için öncelikle böyle bir ümmet bilincine ihtiyacımız vardır.

Tevhide inanan milyonlarca insanın bu eşsiz ilkeden hareketle vahdete/birliğe ulaşmalarının önündeki engelleri kaldırmak, ancak ümmet bilincini tazelemekle mümkün olacaktır. İslâm dünyasından barut kokuları yükseliyorsa, acımız ortak, derdimiz ortak, duamız ortak olmalıdır. Birliğimizi ve bütünlüğümüzü zedeleyen her türlü ideolojiyle, nevzuhur dini akımlarla, ırkçılık ve radikalizmle mücadele etmek önceliğimiz olmalıdır.

Editör: Mehmet Çalışkan