İnsan, yaratılışı gereği hayatını devam ettirebilmek için maddî bir beden taşıdığı gibi, -sevme, nefret etme, inanma gibi- manevî bir yapıya da sahiptir. Bu sebeple, insanın mutlu olabilmesi için maddî ihtiyaçlarının yanı sıra manevî gereksinimlerinin de karşılanması gerekir. Kısacası madde ve mâna, insan yapısını oluşturan iki unsurdur. İnsanın sahip olduğu manevî boyut “ruh” kelimesiyle ifade edilmektedir. Ruhu “canlılarda hayatı sağlayan unsur” olarak da tanımlamak mümkündür. Kur’an-ı Kerîm’de “Sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size ancak az bir bilgi verilmiştir” (İsrâ, 17/85) buyurulmaktadır. Ruhun varlığına ilişkin Kur’an ve Sünnet’te geçen ifadelere ek olarak, insanın doğumundan ölümüne kadar bedenin değişmesine karşılık, benlik şuurunun değişikliğe uğramadan kalması, insanda bedenden farklı bir unsurun varlığını göstermektedir. Ruh, soyut bir varlık olması sebebiyle göremesek de, bedene hayat vermesi örneğinde olduğu gibi onun varlığının delilleri açıktır. 

SÖZÜN ÖZÜ

Allah’a yakınlaşman, O’nun sana yakınlığının şuuruna varmandır.

Ataullah İskenderi

Danışan pişman olmaz. İnsanı pişman eden, kendi görüşündeki ısrardır.

Maverdi

Editör: Mehmet Çalışkan