İnsanın, yaşadığı topluma ve tüm insanlığa bilgi ve davranış olarak katkıda bulunabilmesi için okuması, düşünmesi ve fikir alışverişinde bulunması gerekir.

Amerikalı devlet adamı Benjamin Franklin’e göre, “Bir ülkede okumaya karşı istek artmadıkça, gaflet ve bu gafletten doğacak felaket azalmaz.”

İstatistiki verilere göre Batılı bir insanın ihtiyaç listesinde kitap 18. sırayı alırken, Türk insanının ihtiyaç listesinde maalesef 224. sırada yer almaktadır.

Peki, niçin bazı insanlar veya bazı milletler çok okuyor da, diğerleri okumuyor? Bu sorunun pek çok cevabı olabilir. Ancak söylenebilecek bütün cevapların kaynağı, insan olarak sizin veya toplum olarak herkesin geleceğe yönelik bir derdinin olup olmadığıdır.

Ecdadımız, kültür ve medeniyetini kütüphaneler dolusu eserleriyle tüm dünyaya taşımış; ilim, irfan, kültür ve medeniyette tarihe tanıklık ederek insanlığa örnek olmuştur. Ülkemizdeki kitap okuma oranlarının son derece yetersiz olması, başta aydınlarımız ve yöneticilerimiz olmak üzere, okuma-yazma bilen herkesi düşündürmelidir.

SÖZÜN ÖZÜ

Diken ekersen nasıl gül biçersin?

Toprak olmayınca nar çiçeği nasıl meyve verebilir?

Senin işlerin birer tohum, cihan bir değirmendir. 

Değirmene kerpiç götürürsen toprak getirirsin.

Mevlânâ

Editör: Mehmet Çalışkan