İhlas; iş, davranış ve ibadetleri gösteriş ve çıkar kaygılarından arındırıp sadece Allah için yapmaktır. İhlas, yaratıcısına gizli açık hiçbir şeyi ortak etmeyen samimi bir imandır. İhlas, dünyevî bir karşılık beklemeden sırf Allah rızası için yapılan bir kulluktur. İhlas, nifak ve ikiyüzlülükten uzak bir kalp safiyetidir. Huşû ise insanın Cenâb-ı Hakk’ın azametini hissetmesidir. O’nun huzurunda tevazu ve teslimiyet içerisinde bulunmasıdır. Kalben ve bedenen O’na hürmet ve itaat ederek boyun eğmesidir.

İbadetlerin Allah katında değer kazanması ihlas, samimiyet ve huşûya bağlıdır. Ancak tadil-i erkâna uygun bir şekilde, huşû ile namazlarını kılan kimselerin ibadetinin kabul olacağı ümit edilir. Zekât, fitre ve sadakasını riya ve gösterişten uzak olarak gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırabilenler ihlas sahibidirler. İlahî rızayı amaç edinerek sadece midesine değil tüm azalarına oruç tutturabilen, nefsini terbiye edebilenler ihlaslı olurlar. Hac ve umre ibadetini, turistik bir seyahate dönüştürmeden, nefsini anasından doğduğu gün gibi tertemiz yapıp arındırmak niyetiyle eda edenler ihlası yaşarlar. O hâlde ibadet ve amellerimizi sırf Allah için yapalım ve huşû hâlini bir ömre yayalım.

Editör: Mehmet Çalışkan