İnsanların, alacakları kararlarda diğer insanların görüşlerine müracaat etmesi çok önemlidir. Bu, insanın alacağı sorumluluğu hafiflettiği gibi daha sağlıklı ve isabetli kararlar almasının da önünü açar. Yüce Allah bu hususu, “...İşlerde onlara danış” ayetiyle emretmektedir (Âl-i İmrân, 3/159). Allah Tealâ’nın bu emrine harfiyen uyan Allah Resûlü önemli dünyevi konularda ashabıyla sürekli istişare hâlinde olmuştur. Hatta bazen kendi kanaatine aykırı olsa da, istişaredeki ağırlıklı görüşe uymuş ve son kararını bu genel kabul doğrultusunda vermiştir. Nitekim Ebû Hüreyre, “Resûlullah’tan (s.a.s.) daha çok ashabıyla istişare eden bir kimseyi görmedim” der. (Tirmizî, Cihâd, 35)

Bedir’de orduyu konuşlandırırken istişare eden Hz. Peygamber (s.a.s.) sonrasında da aynı usulü takip etmiştir. Uhud savaşından sonra, Yahudilerin ve Müşriklerin saldırı hazırlıklarından haberdar olan Allah Resûlü nasıl bir savaş taktiği uygulanacağı konusunda her zamanki gibi ashabına danışmıştı. Selmân-ı Fârisî’nin hendek kazma önerisi, Resûlullah’ın ve ashâbının hoşuna gitmiş ve hendekler kazılarak Medine müdafaa edilmişti. (Vakıdî, Meğâzî, II, 445)

Editör: Mehmet Çalışkan