Osmanlı Sultanı II. Abdulhamid, başta İngiltere olmak üzere emperyalist devletlerin Osmanlı toprakları üzerindeki yayılmacı politikalarına karşı İslam birliği siyaseti ile direnmeye çalışıyordu. Hicaz demiryolu projesi İslam Birliği siyasetinin bir gereği olarak ortaya çıktı.

Hicaz Demiryolu, ilk günden itibaren büyük bir heyecan ve umut ile İslam dünyasının ortak bir ideali hâline geldi. Başta Sultan II. Abdülhamid olmak üzere, en üst düzeyde bürokratından en sade bireyine kadar sadece Osmanlı Devleti vatandaşları değil Hindistan’dan, Mısır’dan binlerce Müslüman yardıma koştu.

Özellikle Süveyş kanalının açılması kutsal toprakları denizden gelebilecek bir saldırı karşısında savunmasız bırakmıştı. Hicaz Demiryolu ile Mekke ve Medine’nin güvenliği temin edilecek, hac yolculuğu kolaylaşacak ve ulaşım imkânlarının artması ile bölge insanının ekonomik imkânları gelişecektir. Hicaz Demiryolu Projesi, Müslümanların iyi organize oldukları, yeterli bilgi ve teknik kabiliyete sahip oldukları takdirde ne derece büyük işler başarabileceklerini göstermesi ve kendilerine güven tazelemeleri açısından da oldukça önemli sonuçlar doğurmuştur.

Editör: Mehmet Çalışkan