Hz. Musa, kavmine bir konuşma yapmak üzere kalktığı bir anda cemaatten biri, “İnsanların en âlimi kimdir?” diye sorar. Musa (a.s.) da peygamber olduğunu düşünerek “Ben en bilgiliyim.” diye cevap verir. Bunun üzerine Allah, ilmin kendi katında olduğunu ve yeryüzünde Hz. Musa’dan daha bilgili kullarının olabileceğini göstermek için onu bir nevi imtihana tabi tutar. Bu imtihanda Hz. Musa, Allah’ın “Katımızdan bir rahmet verdiğimiz ve ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kul” diye nitelediği ve İslam geleneğinde Hızır diye bilinen kişiyle buluşur. Bu kişi gelecekle ilgili bilgilere sahiptir ve gelecekteki hadiselere yön verecek bazı işleri Allah’ın emriyle yapmaktadır. Hz. Musa’da bu bilgiler olmadığı için her defasında Hızır’ı yaptıklarından dolayı kınar. Hızır da yaptıkları hakkında bilgi sahibi olmadan kınadığı için Hz. Musa ile beraberliklerinin son bulmasına karar verir. İmtihan amacına ulaşmış, Hz. Musa kendisinden daha bilgili kulların bulunduğunu ve yapılan her işin Allah’ın bilgisi ve iradesi dahilinde olduğunu anlamıştır. (Kehf, 18/60-82)

SÖZÜN ÖZÜ

Allah dinini düzelten kişinin dünyasını da düzeltir.

Hz. Ali (r.a.)

Mademki dün gitti, yarın da henüz elde değil, hesabını şu var olan nefes için yapmaya çalış.

Sa‘dî-i Şîrâzî

Editör: Mehmet Çalışkan