Adalet, İslam’ın gözettiği temel insani bir değerdir. Çünkü adalet bireysel hayatın, aile hayatının, sosyal ve siyasal hayatın bel kemiğidir. Bu sebeple Kur’ân insanlar arasında adaletin uygulanmasını dinin hedefi olarak göstermiş, ölçülü ve dengeli tutum ve duruşun da adaletin esası olduğuna işaret etmiştir: “Andolsun biz peygamberlerimizi açık kanıtlarla gönderdik, beraberlerinde kitap ve adalet terazisini de indirdik ki insanlar hakkaniyete uygun davransınlar.” (Hadid, 57/25)

Gündelik söylemde adalet çok kere eşitlik şeklinde algılansa da doğru olan adaletin liyakat esasına dayandığıdır. Adaletin “herkese hakkını/hak ettiğini vermek” şeklindeki tarifi de bu noktayı vurgulamaktadır.

Adaletsizliğin yansıması zulümdür. Bu sebeple İslam adaleti teşvik ettiği oranda zulümden sakındırır. Bu konuda kişinin kendine zulmetmesi ile başkasına zulmetmesi arasında ayırım yapmaz. Peygamberimiz (s.a.s.) Yüce Allah’ın şöyle buyurduğunu haber vermektedir: “Ey kullarım, ben zulmü kendime haram kıldım. Zulmü sizin aranızda da haram kıldım; zulmetmeyin.” (Müslim, “Birr”, 55)

SÖZÜN ÖZÜ

Kul, geceleri, gündüz yaptığı işlerin muhasebesini yapmalıdır. Zira geceleyin, insanın aklı ve fikri daha topludur. Muhasebe edince, gündüz yaptığı işi faydalı bulursa, ona devam eder. Şayet kötü bulursa, onu telafi etmeye çalışır ve ileride bundan ve bunun benzerinden sakınır.

Maverdi

Editör: Mehmet Çalışkan