Vakıf, bir malın ya da mülkün, fertlerin sahip olmalarına imkân vermeyecek şekilde, toplum yararına sunulmasıdır. Diğer bir ifadeyle; iyilik yapma ve hayır işlemenin sistemleştirilmiş adıdır.

Bu ruhun temelinde Allah’ın rızasını kazanma arzusu, hayır duygusu ve insanlık sevgisi vardır. Kişilerin hayırlarını ebedileştirme istekleri; “Sadaka-i Câriye” anlayışına uygun, ölmeyen eserler miras bırakma arzuları; yoksulun korunması, toplumsal dayanışmanın teşviki, ahlâkî ve dinî duyguların yaygınlaştırılması gayretleri, vakıf müesseselerinin doğup gelişmesine etki eden önemli faktörlerdir.

Hicretin ilk yıllarından günümüze kadar vakıfların, İslam toplumlarının iktisâdî, kültürel ve dinî hayatlarında önemli bir yer işgal ettiği görülmektedir.

İnsan hayatı ile ilgili olarak akla gelen her konuda vakıf müesseseleri kurulmuş ve toplumun istifadesine sunulmuştur. Denilebilir ki: “Vakfın parmak basmadığı dert, düşünmediği fert ve konu almadığı hizmet yoktur.”

Vakıf yolu ile camiler, mektepler, hastaneler, aşevleri, kervansaraylar, çeşmeler, yollar, köprüler, deniz fenerleri, kaleler, spor saha ve tesisleri, dul ve yetim evleri gibi nice hizmetler gerçekleştirilmiştir.

Editör: Mehmet Çalışkan