Fetih, sadece maddi bir eylem değildir; öncelikle kalbi ve aklı İslâm’a açmak, ikinci olarak da İslâm mesajının önündeki engelleri kaldırmak, insanın kalbine ve aklına ulaşmayı mümkün kılacak ortamı hazırlamak anlamına gelir.

İslâm fetihlerinin esas gayesi, Allah’ın adını ve tevhid inancını uygun bir biçimde yüceltip yaymaktır. Tevhid anlayışı nereye ulaşmışsa o topraklar çeşitli ırk, din ve mezheplerin korunma imkânı bulduğu bir sığınak olmuştur. Fetihlerle Müslümanlar yeryüzünde barış, adalet ve fazilete dayanan bir toplumsal yapı oluşturmaya çalışmışlardır.

Bu fetihlerin en gözdelerinden biri şüphesiz İstanbul’un fethidir. Fatih Sultan Mehmed gönlündeki fetih arzusuyla olmazları oldurmuş, Rabbine sığınarak çabalamış ve sonunda İstanbul’un fethini gerçekleştirmiştir. Fetih ruhu, Allah rızası için yaşamanın adıdır. Her adımında Rabbinin dinine hizmet için nefes almaktır. O ruhtur ki Mehmed’i Fatih yapmış, Konstantin’i İstanbul eylemiştir. O ruhtur ki her dinden insanın huzur içinde yaşayabildiği, haklarının adaletle korunduğu bir memleket inşa etmiştir. Fatih, İstanbul’u almakla esasen gönülleri fethetmiştir.

Editör: Mehmet Çalışkan