Büyük İslam mütefekkiri Gazâlî (1058-1111), ilim tahsiline memleketi Tus’ta başlamıştır. Daha sonra Cürcan şehrine giderek orada beş yıl çeşitli hocalardan dersler alarak tahsiline devam etmiştir. Cürcan’dan bir kervanla memleketine dönerken yolları eşkiyalar tarafından kesilir. Eşkiyalar, genç yaşlı, zengin fakir demeden kervandaki herkesi soyarlar. Sıra genç ilim talebesi Gazâlî’ye gelir. Onun torbasında, beş yıllık tahsili boyunca tuttuğu ders notlarından başka bir şey yoktur. Ancak eşkiyalar onlara da el koyarlar. Gazâlî eşkiyaların reisinin yanına gider. Cürcan’a sırf o torbadaki bilgileri edinmek için gittiğini ve onların işlerine yaramayacağını söyler. Eşkıya reisi gülerek, bilgileri defterlere değil ancak hafızasına yazarak alim olabileceğini belirtir. Gazâlî notlarını geri alır ancak eşkiyanın sözlerinden çok etkilenir. Bunu ilahî bir ikaz olarak kabul eder. Bunun üzerine üç yıl içinde tüm ders notlarını ezberler. İlim yolundaki üstün gayreti neticesinde, çağdaşı Abdülgâfir el-Fârisî’nin ifadesiyle “İslam’ın ve Müslümanların hücceti, din önderlerinin imamı, konuşma ve ifade kabiliyeti, mantık ve zekâ itibariyle benzeri görülmemiş bir kişi” olarak tarihe geçer.

Editör: Mehmet Çalışkan