Kuzey Afrika Valisi Musa b. Nusayr, Endülüs’ü fethetmeyi planladı. Bunun için Tarık bin Ziyad’ı görevlendirdi. 711 yılının ilkbaharıydı. Çiçeği burnunda bir delikanlı, 19 yaşındaki komutan Tarık bin Ziyad, 12.000 kişilik bir kuvvetle Septe (Cebel-i Tarık) boğazını geçip, Vizigotların hâkim olduğu Endülüs’e ulaştı. Düşman kuvvetleri sayı, silah ve cephane bakımından kat kat üstündü. Tarık bin Ziyad emir vererek, askerlerini taşıyan gemilerin hepsini yaktırdı. Böylece geri dönme ümidini ortadan kaldırmıştı.

Sonra da askerlerine dönerek seslendi

 “Askerlerim! ... Karşımızda düşman, arkamızda deniz var. Bizim için geriye dönüş imkânı kalmadı. Önümüzde bulunan düşmandan kaçarsak bizi deniz yutar, yok yere ölürüz. Tek çare düşmanla kahramanca savaşıp kazanmak ve İslam bayrağını şerefle dalgalandırmak. Ya başarır zafere ulaşırız ya da şehit düşer cennete gideriz. Ya şehadet ya zafer. İnanıyorum ki, Allah’ın izniyle zafer bizim olacaktır.”

Askerler hep bir ağızdan: “Zafer bizimdir” diye haykırdılar.

Günlerce süren mücadeleden sonra Vizigotların Kralı Roderick ve yüz bin kişilik ordusu bozguna uğratıldı ve İslam sancağı İspanya burçlarına dikildi.

Editör: Mehmet Çalışkan