Kimin başına bir musibet gelir de Allah Teâlâ’nın emrettiği gibi ‘Biz şüphesiz Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz. Allah’ım! Musibetimin ecrini bana ver, bana kaybettiğimden daha hayırlısını ver!’ diye dua ederse Allah mutlaka onun duasını kabul eder” demişti Allah’ın Rasûlü (Muvatta, Cenâiz, 14). Sevgili eşi Ebû Seleme’nin vefatıyla hüzne boğulan Ümmü Seleme isyana kapılmayıp sabırla Rasûlullah’tan öğrendiği bu sözlerle dua ediyor, bir yandan da şöyle diyordu: “Ebû Seleme’den daha hayırlı kim olabilir ki?” (Muvatta, Cenâiz, 14). Dört çocuğuyla bu ilerlemiş yaşında, “mü’minlerin annesi” olmakla mükâfatlandırılacağını tahmin bile etmemişti.

Asıl adı Hind bint Ebû Ümeyye olan Ümmü Seleme hicretin 4. yılı Şevval ayında Rasûlullah’la evlenmişti. Resûlullah’ın ilim ve terbiyesinde yetişerek dini ilimlerde derinlik kazanmış, ömrü boyunca O’nun için hayırlı bir eş ve hayatının her aşamasında en büyük destekçisi olmuştu. Vefatından sonra ise müçtehit kimliğiyle inananlara yol göstermiş, nebevi rehberliğin, nesiller boyu insanlığı aydınlatmasına katkı sağlamıştı.

SÖZÜN ÖZÜ

Manevî kıymetlerin sarsıldığı devir ve cemiyetlerde, ahlâkî ve içtimaî nizam da sarsılır; artık fert ve cemiyetlerin sükût ve inhilali (parçalanma) de başlamış olur.

Prof. Dr. Osman Turan

Editör: Mehmet Çalışkan