Ebru, gizli güzellikler sunan ve son derece ilgi çeken bir sanattır. Ebruya ‘su yüzü resmi’ de diyebiliriz.

Ebru sanatı, İslam sanatları arasında önemli bir yer tutar. Türkler, İslamiyet’e yüce bir iman ile bağlanmışlar ve sanatın hemen tüm dallarında da “İlahî” güzellikleri ifade etmeye çalışmışlardır.

Türklerin, mimaride, müzikte, süslemede hep mistik güzelliklerin arayışı içinde olduklarını görmekteyiz. Türkler, Kur’an-ı Kerim ile önem kazanan hattatlığı da bir ana sanat dalı olarak kabul etmiş ve Arap alfabesine birçok yeni biçimler getirerek mükemmelliğe ulaştırmışlardır. Türkler, yazıları süslemek için ebru kâğıdını zemin ve pervaz, ayrıca ciltlerde yan kâğıdı olarak kullanmışlardır. Yani Türkler; ebruyu öncelikle iç açıcı latif bir sanat eseri olarak görmüşlerdir. Osmanlıda ebru; yakın zamanlara kadar resmî belgeler, devlet belgeleri ile çeşitli anlaşmaların yazıldığı, girift desenli kâğıtların zemin olarak tercih edildiği bir kullanım alanı bulmuştur. Ancak ebru, sadece bir resim ya da teknik işi değil, duygusal bir ezgi ve nükteli bir şiirdir.

SÖZÜN ÖZÜ

Bize lazım olan, gömlek değiştirmek değil, içten değişmektir. Bu sadece dıştan yapılacak şey değil. Bunu olduğumuz yerden yapamayız; içten, dıştan her ufuk, bir görüş zaviyesidir.

Ahmet Hamdi Tanpınar

Editör: Mehmet Çalışkan