Sözlükte “sevmek, muhabbet etmek” anlamındaki vüdd kökünden türemiş mübalağa bildiren bir sıfat olan vedûd “çok seven, çok sevilen” demektir.

Esmâ-i hüsnâdan biri olarak “sâlih kullarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilen” manasına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de Vedûd ismi esmay-ı hüsnadan olan Rahîm ve Gafûr isimleriyle birlikte iki ayette geçmektedir (Hûd 11/90; Burûc 85/14). Bu ayetlerin birinde Cenâb-ı Hakk’ın iman edip salih amel işleyenler için gönüllerde sevgi yaratacağı ifade edilmektedir (Meryem 19/96). Gazzâlî kulun Allah’ı sevmesini “kendisi için arzu ettiği her şeyi Allah’ın diğer yaratıkları için de istemesi, hatta onları kendisine tercih etmesi” sözleriyle açıklamıştır. Bu sevginin doruk noktası öfke, kin vb.nin sevgiyi engellememesidir. Nitekim Hz. Peygamber, Uhud Savaşı’nda dişi kırıldığı ve yüzü kan içinde kaldığı halde müşriklere beddua etmemiş, Allah’tan onlara doğru yolu göstermesini dilemiştir.

SÖZÜN ÖZÜ

İyi bir dilekle selamlanırsan, daha iyisiyle karşılık ver. Bir el sana ihsanda bulunursa, ona daha fazlasını ver. Bununla birlikte fazilet ilk başlayanındır.

Hz. Ali (r.a.)

Editör: Mehmet Çalışkan