İslam dini, kişinin meşru yoldan çalışıp kazanmasını, ibadet derecesinde kutsal ve değerli kabul etmiştir. Başkasının hak ve hukukuna tecavüz olan hırsızlığı, gasp, kumar ve rüşvet gibi meşru olmayan yollardan kazanç elde etmeyi ise yasaklamıştır.

İslam’a göre aslî ve doğal olan kazanç yolu emektir. Hz. Peygamber (s.a.s.), ‘‘Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir şey yemiş değildir’’ (İbn Mâce, Ticârât, 1) buyurmuştur.

Toplumsal huzur ve barışın sağlanmasında, iş barışı, işçi sağlığı ve güvenliğinin sağlanması, işçi ve işverenin hak ve sorumluluklarının hakkaniyet ve adalet temeline dayandırılması oldukça önemlidir.

İslam dini hem işçiye hem de işverene görev ve sorumluluklar yükleyerek, işçi ve işverenin haklarını korumayı hedeflemiştir. İşveren işçinin ücretini tam ve vaktinde ödemeli, emniyet ve güvenini sağlamalı, işçiye karşı iyi davranmalı, güçlerinin yetmeyeceği yükleri yüklememelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), ‘‘İşçiye ücretini teri kurumadan veriniz’’ (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, IV/97) buyurmuştur. İşçi de işini gerektiği şekilde tam olarak yapmalıdır. İş saatinde başka şeylerle meşgul olmak ve çalışmamak, işverenin hakkını ihlal anlamı taşımaktadır.

Editör: Mehmet Çalışkan