Rızası olmadan başkasının malını almak caiz olmadığı gibi, kaybettiği malı alıp sahiplenmek de caiz değildir. Bir kimse bir yerde bir miktar para veya eşya bulsa onu sahibine vermek üzere alabilir. Ancak kendine mal edinmek üzere alması, başkasının malını gasp etmek hükmündedir.

Bulunduğu yerde bırakılırsa telef olmasından korkulan bir şeyi sahibine vermek üzere almak vacip, telef olmayacak şeyi almak ise mübahtır. Kişi bulduğu bir şeyi alırken, onu sahibine teslim etmek üzere aldığına çevresindekileri şahit tutar. Eşyanın sahibi çıkar ve onun kendisine ait olduğunu ispat ederse eşyayı ona teslim eder (Kâsânî, Bedâi’, VI, 200-201). Buluntu eşya, onu sahibine vermek üzere alanın yanında emanet durumundadır.

Buluntu eşyayı elinde bulunduran kimse bunu malın değerine göre uygun görülen bir süre ilan eder ve bekler. Sahibi çıkmazsa onu yoksul kimselere sahibi adına tasadduk eder; kendisi muhtaçsa ondan istifade edebilir. Ancak daha sonra sahibinin çıkması hâlinde bedelini öder. Sahibinin aramayacağı düşük değerli şeyler ise beklemeye gerek kalmaksızın ihtiyaç sahiplerine verilebilir; ihtiyacı varsa bulan da kullanabilir (Serahsî, el-Mebsût, XI, 2, 3).

Editör: Mehmet Çalışkan