Hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c.) bizlere “Ey insanlar! Şüphe yok ki biz sizi bir erkek ve bir dişiden yarattık ve birbirinizi tanımanız için sizi boylara ve kabilelere ayırdık…” (Hucurât, 49/13) buyurmuştur. Âyet-i kerimede geçen tanımak ifadesini değerlendirirken, Rahman sıfatının sahibi olarak Allah’ın, mü’min kâfir ayrımı yapmaksızın herkese rızık verdiğini bu nedenle Rahmanın arşı mesabesindeki gönlü taşıyan bizlerin de insanlara bakışının aynı olması gerektiğini kabul etmeliyiz.

İslam’ın medeniyetler inşa eden bu ve benzeri eşsiz ilkelerine, tarihte bu ilkeler üzerinde yükselen Müslüman toplumlara, onların farklılıkları çatışma ve yıkım değil, gelişme, zenginleşme ve insan saygınlığını ortaya koyarak muamele etme fırsatı olarak değerlendirdiğine baktığımızda, aslında coğrafyamızın yeniden nasıl selam ve eman yurdu haline gelebileceğinin formülünü görmüş oluruz.

Ülkemize, gönül coğrafyamıza ve insanlığa barış, huzur, adalet ve fazilet aşılamanın yolu birlikte yaşama hukukunu ve ahlakını yeniden yaşanır kılmaktan geçmektedir.

SÖZÜN ÖZÜ

Efsunlarla gönül alalım deriz ama çukura düştüğümüzü görmeyiz.

Mevlânâ

İstişare etmek, pişmanlığa karşı kaledir.

Maverdi

Editör: Mehmet Çalışkan