İnsanlık hikâyesi ölümsüzlük arzusu ile başlar. Şeytan, Hz. Âdem ile Havva’nın ebedî olmak arzusunu kullanarak “Öyle ise, yasak ağacın meyvesinden yiyin ki melek olasınız yahut cennette ebediyen kalasınız.” (Araf, 7/20) sözleriyle onları yasak ağacın meyvesinden yemeğe ikna etmiştir.

Ebedîlik arzusu insanoğlunun tabiatında vardır. Ölümsüzlük suyu olarak kabul edilen âb-ı hayatı bulmak yolunda pek çok efsaneler dilden dile aktarılır. İnsan nefsinin zaaflarından biridir bu. Ve nefsin başka zaafları gibi ölümsüzlük arzusu da peşinden koşulan bir puta dönüştürülmemeli; insan, aklı ve imanı ile nefsini bu hususta da terbiye edebilmelidir. Çünkü peşinden gidilen bu yol, çıkmaz sokaktır. Yokluğundan söz etmenin ve varlığını reddetmenin mümkün olmadığı ölüm, herkes için vardır ve her nefis ölümü tadacaktır. Şairin de dediği gibi:

“Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.”

Cahit Sıtkı Tarancı

SÖZÜN ÖZÜ

Seven o kimsedir ki, sevgilisinden ne kadar düşmanlık görse yine dostluğunu artırır. Sevgilisinden başına binlerce sitem taşı gelse, onlardan ancak aşk binasını sağlamlaştırır.

Molla Camî

Editör: Mehmet Çalışkan