Her yolculuğun belli bir heyecanı ve çilesi vardır. Bir taraftan Hz. İbrahim’in hatırasına, Hz. Peygamber (s.a.s.) ve sahabe dönemine yani geçmişe; diğer taraftan da sonrasında kazandıracaklarıyla geleceğe yapılan bir yolculuk olması sebebiyle hac yolculuğunun heyecanı tarifsizdir. Bu mukaddes yolculuk için çok yönlü hazırlık yapılmalıdır.

Hac yolculuğuna çıkacak Müslümanlar kul haklarını öder, çevresindeki kardeşleriyle helalleşir, bütün günahlarına samimi bir şekilde tövbe eder, gözü arkada kalmayacak şekilde dua ve niyazlarla Allah’a tevekkül ederek evlerinden ayrılırlar. Yolculuğun huzurlu, verimli ve bereketli geçmesi için ellerinden gelen gayreti gösterir, herkese iyi davranır, himmet ve hizmet ederler. Allah’a yapılan bir yolculuk olduğunun bilinciyle, sanki bunun âhirete giden son yolculuk olduğunu düşünürler. “Takva”yı kendilerine azık yaparlar. Karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında bu azıkları ile gıdalanırlar. Aynı zamanda Hakk yolcusu, âhiret yolcusu olduklarını hiç akıllarından çıkarmazlar.

SÖZÜN ÖZÜ

Altın ve gümüş peşinde koştuğun yeter. Sen hoş gönüllü ol, iyilerin yolunda yürü. Mademki ayaktasın, düşmüşlere yardım et. Âdettir, mert olan kişi alışverişi gösterişsiz, mütevazı dükkânlardan yapar.

Sa‘dî-i Şîrâzî

Editör: Mehmet Çalışkan