Mutasavvıf ve şair olan Yunus Emre 638 (1240) yılında doğmuştur. Mürşidi Tapduk Emre’dir.

Anadolu Türkçesinin oluşumunda büyük rol oynayan Yunus, dili sanatkârane bir üslupla işleyip Türkçe’de bir tasavvuf dili oluşturmuştur. Yunus’un şiirleri daha yazıldığı dönemden itibaren dilden dile dolaşmaya başlamış, XVI. Yüzyıldan itibaren de bütün Türk-İslam coğrafyasına yayılmıştır. Günümüzde Anadolu’dan Balkanlara kadar geniş bir coğrafyada Müslüman-Türk kültürünün izlerinin sürmesinde Yunus’un şiirlerinin büyük etkisi vardır.

Yunus, ilahilerinde samimiyeti ve aşkıyla derinlikli, akıcı bir üsluba ulaşmış, bütün insanlığı ilahi aşka, kardeşliğe, merhamet ve şefkate davet etmiş, insan olmanın, kendini bilmenin, Cenâb-ı Hakka ulaşmanın yollarını anlatmıştır. “Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil” diyen Yunus’un sevgi temeli üzerine kurulu düşünce dünyası, insanı sevme noktasında kalmayıp Allah sevgisine uzanır. Onun tarif ettiği insan, Hz. Peygamber’in şahsında temsil edilen “insan-ı kâmil”dir. Yunus Emre 82 yıl yaşamış ve 720’de (1320) vefat etmiştir.

SÖZÜN ÖZÜ

Baharatın yemeğin yerini tutmaması gibi süsleme de muhtevanın yerini tutmaz. Bir kültürde muhteva çözülüp şekil halini alırsa bu durumda kesinlikle o kültürün çöküşüne ve yok oluşuna şahit oluyoruz demektir.

Aliya İzzetbegoviç

Editör: Mehmet Çalışkan