Yaşamak, insan olmanın şerefini ve sorumluluğunu tatmak, dünyayı imar edecek akla ve iradeye sahip olmaktır. Bu da, Allah’ın bize bahşettiği en büyük nimettir.

Bir kimsenin, iyi işler yaparak ardında güzel eserler bırakması, sağlıklı olmasını gerektirir. Ancak ne hazindir ki, Allah’ın lütfettiği canın ve sağlığın kıymetini çoğu kez bilmiyoruz. Zararlı alışkanlıklarla, ihmal ve israfla bu hazineyi heba ediyoruz.

Sağlıklı bir nefesin, sıhhatli bir bedenin, huzurlu bir kalbin değerini iş işten geçtikten sonra anlıyoruz. Sağlıklı geçen her dakikanın paha biçilmez bir nimet olduğunu unutmayalım. Genç, dinç ve sağlıklı olduğumuz günleri iyi değerlendirelim. Helâl ve temiz gıda ile beslenmeye dikkat edelim. Sağlığımızı tehdit eden ve dinimizce de yasaklanan zararlı maddelerden uzak duralım. Peygamberimizin şu tavsiyesini unutmayalım: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin değerini bil. İhtiyarlığından önce gençliğinin, hastalığından önce sağlığının, fakirliğinden önce zenginliğinin, meşguliyetinden önce boş vaktinin ve ölümünden önce hayatının.” (Hâkim, Müstedrek, IV, 341) Canımız bize Allah’ın emanetidir, onu iyi koruyalım, her an onu sahibine iade edecekmiş gibi hazırlıklı olalım.

Editör: Mehmet Çalışkan