Kız çocuklarının doğumu ile yüzlerin karardığı, simsiyah kesildiği yıllardır. Böyle bir cahiliye çağında doğar Hz. Fâtıma. Bir ailenin dördüncü ve en küçük kız çocuğu olarak. Doğumu, sevgiyle ve sevinçle karşılanır. Öyle ki Nebi (s.a.s.) onun doğumu haber verildiğinde: “Bir çiçektir o” der ve ona hem Hz. Hatice’nin annesinin adı olan hem de hayatında önemli yerleri bulunan “Fâtımalara” nispetle Fâtıma ismini verir.

Lakabı “beyaz, parlak ve aydınlık yüzlü kadın” anlamında Zehrâ olmakla beraber “iffetli ve namuslu kadın” anlamındaki Betûl olarak da anılacaktır bu kız çocuğu. Ama babasının ona olan sevgisinin en belirgin nişanesi “Ümmü ebîhâ” yani “babasının annesi” hitabıdır. Nübüvvetin ağırlığı o daha küçükken evlerine nüfuz eder. Bazı rivâyetlerde henüz bir yaşında bazı rivâyetlerde ise beş yaşlarında iken vahyin nüzulünün başladığı ifade edilmektedir. Fâtıma’nın tüm hayatı İslam yolunda mücadele ve zorluk ile dolu olmuştur. Ancak o, naif bünyesi ve duygusal tabiatına rağmen bu uğurda mücadeleden hiç vazgeçmemiştir. Nitekim Fâtıma’nın çocukluğuna dair kaynaklarda geçen bilgiler yalnızca onun Allah Resulü’ne (s.a.s.) olan desteği ile ilgilidir.

Editör: Mehmet Çalışkan