Hemen bütün hadis mecmualarında yer alan bir hadiste Hz. Âişe, Resûlullah’ın hoşgörüsünden söz ederken şöyle demektedir: “Allah’ın resulü kendi şahsıyla ilgili olarak hiç kimseden intikam almazdı, fakat Allah’ın bir yasası çiğnenmişse Allah için cezalandırırdı”. (Buhârî, Menâkıb, 23) Asabiyet ruhunun bir neticesi olan kan davaları Câhiliye döneminde bazan yıllarca süren kabileler arası savaşlara sebep olmuştur. Kur’ân-ı Kerîm, Câhiliye döneminin asabiyet anlayışına dayalı kabile dayanışmasının yerine bütün mü’minlerin kardeş olduğu, hatta bütün insanların aynı anne babanın evlâtları olarak esasta eşit konumda bulunduğu ilkesini getirdi. Hz. Peygamber, toplumu “câhiliye” (barbarlık, saldırganlık) zihniyetinden “islâm” (barış, uzlaşma, kaynaşma) zihniyetine taşımak üzere büyük çaba harcadı. Veda hutbesinin kan davasına ayırdığı bölümünde Câhiliye döneminden kalma bütün kan davalarının kaldırıldığını açıkladı; insanların kardeşliği, ırkların eşitliği ilkesini ortaya koydu. Kendisi de Mekke’nin fethinden sonra intikam peşine düşmeden eski putperest düşmanlarını bağışladı.

SÖZÜN ÖZÜ

Bir kimse bütün ilimleri kendinde toplasa Allah Teâla’nın rızasına uygun hareket etmedikçe kurtulamaz. Molla Camî

İyilik her şeyi yener ama kendisi asla yenilmez. Tolstoy

Editör: Mehmet Çalışkan