Yüce Allah’ın, “Yoluna gücü yetenlerin Beyt’i haccetmeleri, insanlar üzerinde Allah’ın bir hakkıdır.” (Âl-i İmran, 97) âyeti ile farz kılınan hac ibadeti; ihram, namaz, telbiye, zikir, vakfe, istiğfar, tavaf, sabır, ilgili yasaklar, kurban, sadaka gibi yoğunlaştırılmış bir dizi ibadet ve taatten oluşmaktadır. Bu sebeple hac, Allah’a, peygamberlere, âhirete iman gibi inanç esaslarını pekiştirmekte ve Müslümanlara takva, sabır, sevgi, saygı, kardeşlik, fedakârlık, cömertlik gibi ahlâkî güzellikleri kazanma ve yaşama imkânı sunmaktadır.

Hac, belli bir zaman ve belirli mekânlarda gerçekleşen bir ibadet olduğu için Müslümanlara zaman ve mekân mefhumunu, dünyada her şeyin belli bir düzen içinde gerçekleştiği şuurunu kazandırmaktadır. Buna göre hac, bir ay içerisinde başlayıp biten bir ibadet değil; hayatları boyunca Müslümanların mânevî yönlerini güçlendirecek, morallerini takviye edecek, izzet ve şereflerini artıracak, sorumluluk bilinçlerini geliştirecek, onlara birlikte hareket edebilme yetisi kazandıracak bir ibadettir.

SÖZÜN ÖZÜ

Dargın ve küskün olanları barıştır ki yarın kıyamet gününde sevinenlerden olasın.

İmam Gazâlî

Nerede olursak olalım ilim ana yurdumuzdur. Cehalet yabancı bir yer.

İbn Rüşd

Editör: Mehmet Çalışkan