Allah Tealâ, sayısız nimetler vermiş olduğu insanoğlunu, yaptıklarından sorumlu tutmuştur. Nimetlerinin çoğunu onlara helâl; bir kısmını da haram kılmıştır. Hakkında herhangi bir hüküm belirtilmeyenler ise yapılması dinen serbest olan uygulamalardır. Bu konuda kendisine sorulan bir soruya Allah Resûlü şöyle cevap vermiştir: “Helâl, Allah’ın Kitabı’nda helâl kıldıklarıdır. Haram da Allah’ın Kitabı’nda haram kıldıklarıdır. Hakkında bir şey demedikleri ise müsamaha gösterdiği (mubah) şeylerdendir.” (Tirmizî, Libâs, 6)

Allah Resûlü öte yandan, kişiyi harama götürecek şüpheli şeyler için de şu uyarıyı yapmıştır: “Helâller bellidir; haramlar da bellidir. İkisinin arasında ise birtakım şüpheli şeyler vardır ki insanların çoğu bunları bilmezler. Kim şüpheli şeylerden sakınırsa, dinini ve haysiyetini korumuş olur. Kim de şüpheli şeylere düşerse, harama düşmüş olur. Bu, tıpkı bir koruluğun etrafında hayvan otlatan çobanın durumuna benzer, sürüsü her an oraya girebilir. Bilin ki her hükümdarın bir koruluğu vardır. Allah’ın koruluğu ise O’nun haramlarıdır.” (Müslim, Müsâkât, 107)

Editör: Mehmet Çalışkan