İkincisi yapılan Uluslararası Manevi Danışmanlık ve Rehberlik Kongresi’nin açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Huriye Martı konuşmasına: “İnsanın anlam arayışı, tarihle yaşıttır. Anlamın madde ile sınırlanamayacak yapısı, manayı da daima dikkate almayı, insanı madde ve mana bütünlüğü içinde düşünmeyi gerekli kılar. İnsanoğlu, topraktan yaratılmış bedenini ve ilahi bir nefhadan var olmuş ruhunu aynı anda bünyesinde taşıyan mükerrem bir varlıktır.” ifadeleri ile başladı.

Modern dünyanın en büyük handikabının, ruhu ve bedeni birbirinden ayrı düşünmesi, maneviyatı bir kenara bırakarak insanı tanımaya, anlamaya ve yönlendirmeye çalışması olduğunu belirten Martı şöyle devam etti:

“Oysa insanı kalıcı ve aslî bir parçasından uzaklaşmaya zorlamak zulümdür. İnsan fıtratında yer alan “hayatı anlamlandırma ve aşkın bir varlığa bağlanma ihtiyacı” yok sayılamaz. Zira insan, bu ihtiyacını farkına varmadan ve doyurmadan kendini fiziksel, duygusal ve zihinsel bir bütün olarak ifade edemez.

“Din, maneviyatın kavramsal çerçevesi içinde kendisine yer bulan en temel ögedir

Din, maneviyatın kavramsal çerçevesi içinde kendisine yer bulan en temel ögedir. Din hizmetleri ise, bir dinin mensuplarına hayatı anlamlandırmada ve dinî vecîbelerini yerine getirmede ihtiyaç duydukları bilgi ve değerleri aktarma faaliyetidir. Bu faaliyet, zaman ilerledikçe çerçevesi genişleyen ve farklı tanımlarla yeniden ele alınan bir alana sahiptir.

“Din hayatın doğal bir parçası, insanın umut ve kurtuluş rehberi, sabır ve enerji kaynağıdır”

Oysa İslam’a göre din, hayatın doğal bir parçası, insanın umut ve kurtuluş rehberi, sabır ve enerji kaynağıdır. Dinin insan için “hayat” anlamına geldiği dikkate alındığında, din hizmetlerinin tanımı bambaşka bir nitelik kazanacaktır. İşte böyle bir tanım, manevi danışmanlık ve rehberlik çalışmalarını da içermektedir.”

Geleneksel toplumlarda din hizmetlerinin, klasik irşat dili ile ibadetlere rehberlik etme üzerinden yürüdüğünü; bireyleri derinden etkileyen hastalık, yalnızlık, kayıp ve travmalar gibi kriz durumlarının yakın çevrenin desteğiyle doğal süreçler içerisinde aşılabildiğini söyleyen Prof. Dr. Martı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Oysa bugün değişen hayat şartları, ihtiyaçlar, öncelikler, düşünsel ve duygusal sıçramalar yeni bir din hizmeti perspektifini zorunlu kılmaktadır. Modern hayatın labirentlerinde yalnızlaşan ve yorulan insanın, sorunlu ve kırılgan dönemlerinde dinî, manevî ve ahlakî dinamiklerle desteklenmesi gereği aşikârdır.

Ülkemizde manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetlerini üstlenme görevi, 633 sayılı Kanunla Diyanet İşleri Başkanlığına verilmiştir.

Son on yılda yeni açılımlarla yürütülen bu hizmet alanımız, ilgili kurumların ve akademinin işbirliğiyle umut verici bir hızla gelişmekte, genişlemektedir. Bu bağlamda, aile ve dinî rehberlik çalışmalarımızın, çocuk ve sevgi evleri, kadın konukevleri, huzurevleri, cezaevleri, öğrenci yurtları, hastaneler ve rehabilitasyon merkezlerinde yürütülen manevi danışmanlık hizmetlerimizin, son derece olumlu geri dönüşleri vardır.”

Prof. Dr. Martı konuşmasını, manevi danışmanlık ve rehberlik hizmetinin önemine vurgu yaptığı şu ifadelerle sonlandırdı:

“Manevi danışmanlık ve rehberlik; şiddete dur demek, acı ve kederle başa çıkmak, çaresizliği ve ümitsizliği yenmek, korku ve yalnızlıktan kurtulmak, pişmanlığı yeniden inşa gayretine dönüştürmek için vazgeçilmez bir hizmet alanıdır. Yaraları maneviyatın şifalı eliyle iyileştirmek, zor zamanlarda insana ve topluma ayakta kalma inancı aşılamak hepimizin ortak hedefidir.”

Editör: Mehmet Çalışkan