Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, hac ibadeti için kutsal topraklarda bulunan İslam Ülkeleri Hac Organizasyonu Başkanlarıyla bir araya geldi. 

Liderlere hitap eden Prof. Dr. Erbaş “Hac, Müslümanların her yıl iman ve tevhit ekseninde buluştuğu, kardeşlik kongresi ve evrensel bir şuurun yaşanmasıdır. Bu yönüyle hac, ümmet bilincinin yeryüzüne ilanıdır.” dedi.

Dillerin ve renklerin Allah’ın ayetlerinden olduğunun altını çizen Erbaş, “Burada, yeryüzünün her yerinden gelen kardeşlerimizle bir ailenin fertleri gibiyiz. Burada yakinen müşahede ediyoruz ki, dillerin ve renklerin farklılığı Allah’ın ayetlerindendir.” ifadelerini kullandı.

Vahdet çağrısı

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, İslam dünyasında yaşanan hadiselerle mücadele yolunun vahdet ve kardeşlikle olacağına işaret ederek, “İslam coğrafyasında ırk, mezhep, meşrep ve ideoloji üzerinden çıkartılmak istenen tefrika ve kavgayı önlemenin yolu, burada yaşadığımız kardeşliği ve vahdeti, gittiğimiz her yere götürmektir. Zira omuz omuza tavaf eden, yan yana kıyama duran, Arafat’ta aynı yakarışlarla vakfe yapan insanların ülkelerine döndüklerinde birbirlerine karşı fitne ve tefrikanın unsuru olmaları düşünülemez.” değerlendirmesinde bulundu.

"Müslümanların inanç, ahlak ve gelecek adına iki büyük evrensel ilkeye ve ahlaka sahip olduğunun" altını çizen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "bunların birincisinin, Allah’a kullukta buluştukları tevhit inancı, ikincisinin ise kardeşlikte buluştukları vahdet ahlakı olduğunu" söyledi. 

Erbaş, “Müslümanların daha iyi bir hayat ve gelecek kurmalarının yegâne yolu, bu iki ilkeyi hakkıyla hayata hâkim kılmalarıdır.” dedi.

İslam düşmanlığıyla mücadele çağrısı

"Müslümanların, İslam’ın hak, hukuk, rahmet ve merhamet ilkelerini insanlıkla yeniden buluşturmakla yükümlü olduğunu" dile getiren Başkan Erbaş, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Bir İslam düşmanlığı projesi olarak ardında kirli çıkar ilişkileri ve ırkçılık barındıran ve İslam’ı, şiddet ve terörü besleyen bir ideoloji gibi göstermeye çalışan İslamofobi endüstrisi ile mücadele etmemiz gerekiyor.”

Erbaş, konuşmasının devamında Müslümanların birlik ve beraberliğine kasteden terör örgütlerine karşı önlem alınması gerektiğinin altını çizerek, “Diğer taraftan, inancımızın en mukaddes değerler ve kavramlarını istismar eden, İslam adına terör estiren, Müslüman beldeleri harabeye çeviren, barış ve esenlik dini İslam’a, birlik ve beraberliğimize en büyük kötülüğü yapan terör örgütleriyle mücadele etmemiz gerekiyor. Aynı şekilde, etnik farklılıklar, rahmete ve kolaylığa vesile olan mezhebî ve meşrebî farklılıklar üzerinden fitne ve kavga üretilerek müminlerin bölünüp parçalanması, vahdetini ve gücünü kaybetmesi için yapılan faaliyetlere karşı önlem almamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.

Erbaş sözlerini son olarak şu çağrı ile noktaladı: 

“Bütün bunlar, daha çok bir araya gelmemizi, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmemizi oldukça önemli hale getiriyor. Çünkü İslam ümmeti olarak bizler, kendi aramızda beraberlik ve dayanışmayı güçlendirdiğimizde, imkânlarımızı birleştirerek ortak çalışmalarımızı geliştirdiğimizde coğrafyamızdaki birçok sorun kolayca çözülebilecektir. Bunun için Müslüman ülkelerin ve toplulukların dinî kurumları ve kuruluşları olarak daha yakın ilişki içinde olmalıyız. Tecrübelerimizi paylaşmak, din hizmeti ve eğitimi alanında işbirliğini geliştirmek güncel dinî meselelere ortak çözümler üretmek gibi çalışmalarımızı geliştirmeliyiz.”

Editör: Mehmet Çalışkan