Avustralya'daki Türk vatandaşlara hitap eden Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, konuşmasına Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamını ileterek başladı.

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “15 Mart 2019 tarihinde Yeni Zelanda'nın Christchurch şehrinde cuma namazı vaktinde, masum, silahsız 51 Müslüman kardeşimiz canice ve vahşice bir terör eyleminde camide şehit oldular. Saldırıda şehit olan kardeşlerimizle birlikte bir o kadar da kardeşimiz yaralandı. Şehitlerimize rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.” dedi.

İslamofobinin İslam karşıtlığına evrildiğini belirten Başkan Erbaş, “Gerek İslamofobi olsun gerek anti-islam yani İslam karşıtlığı olsun, esasında bu topraklarda değil batıda yani Avrupa tarafında doğdu, büyüdü ama orada İslam karşıtlığı ile, İslam düşmanlığı ile beslenmiş bir katil buralara gönderildi. Buradaki Müslümanlar şehit edildi, yaralandı, buradaki Müslümanların huzuru bozulmaya çalışıldı. Ama şunu açıkça söyleyelim ki muvaffak olamadılar. Gerek Avustralya'nın gerekse Yeni Zelanda'nın yöneticilerinin hassasiyeti, dikkatli yönetimi bu olayı en güzel bir şekilde yönetmesi onların niyetlerini bozdu ve bu şerden hayır çıkmasına vesile oldu.” ifadelerini kullandı.

Erbaş şöyle devam etti:

“Müslümanlara karşı saldırılar devam edecekti, sokaklarda çatışmalar çıkacaktı belki, bunları planlamışlardı. Ama biz diyoruz ki 'Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.' Allah onların tuzaklarını başına çevirir. Biz hep dualarımızda böyle demiyor muyuz, 'Yarabbi Müslümanların başına tuzak kurmak, hile ve desise yapmak, plan kurmak isteyenlerin bu planlarını kendi başlarına çevir.' diye dua ediyoruz ya, işte dualarımız kabul oldu."

Yaşanan terör olayından dolayı başsağlığı dileklerini yineleyen Diyanet İşleri başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş konuşmasını, “Gerek Müslümanların, gerekse Yeni Zelanda halkının başı sağolsun. Ayrıca başta Yeni Zelanda Başbakanı olmak üzere Müslüman vatandaşlarımıza karşı ellerinden gelen desteği veren, acılarını hızla gidermeye çalışan Yeni Zelanda devlet yetkililerine, dört bir tarafından destek için Christchurch şehrine adeta akın eden bütün sivil toplum kuruluşlarına ayrıca teşekkür ediyorum.” şeklinde sürdürdü.

İslam'ın barış dini, Müslümanın huzur ve kurtuluş insanı olduğunu söyleyen Başkan Erbaş, “Her ne kadar dünyada bazı şer odakları İslam'ı ve Müslümanları, onları katleden, korkulacak bir din gibi göstermeye çalışsa da sizler her biriniz birer sahabe gibi bulunduğumuz yerlerde barışın, sevginin, merhametin, kardeşliğin temsilcisi oldunuz. Yapmış olduğunuz komşuluk, arkadaşlık, ticaret, sizin Müslümanlığın ne kadar güzel bir din olduğunu göstermenizi sağladı.” dedi.

Birlikte ve barış içinde yaşama vurgusu yapan Başkan Erbaş, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“İnancı farklı olabilir, mezhebi farklı olabilir, ırkı farklı olabilir, bütün bu farklılıklarla birlikte bizim birlikte ve beraber yaşama zorunluluğumuz vardır. Bunun en büyük örneğini de Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselatu vesselam Efendimiz Medine'de gösterdi. Yahudiler var, Müşrikler var, Medine dışında bazı yerlerde Hristiyanlar var, onlarla birlikte yaşamanın en güzel örnekliğini gösterdi.

Peygamber Efendimiz bir gün sahabe ile bir yerde otururken bir cenaze geldi. Cenaze önlerinden geçerken Peygamber Efendimiz ayağa kalktı. Yanındakiler, 'Ya Resulallah, o Müslüman cenazesi değil bir Yahudi cenazesi, niçin ayağa kalktın?' dediklerinde Peygamber Efendimiz buyurdu ki, 'O Allah'ın yarattığı bir insandır. İnsan olduğuna  olan saygımdan dolayı ayağa kalktım.' dedi. 

Böyle bir Peygamberin ümmetine İslamofobik birtakım yaklaşımlarla nasıl yaklaşırlar? Buna tabi zemin hazırlayan bir takım olaylar var. Nedir bu olaylar? İslam dünyasında şu anda, işte o eller tarafından kurulmuş olan birtakım terör örgütleri var. Başına da İslam koyuyorlar. İslami terör örgütü olur mu? Müslüman terörist olur mu?”

İslam’ın birliği, beraberliği, dayanışmayı, yardımlaşmayı önceleyen bir din olduğunun altını çizen Erbaş, başından beri İslam medeniyetinin bir vakıf medeniyeti olduğunu, ilk vakfeden kişinin Peygamber Efendimiz olduğunu söyledi. 

Erbaş, “Peygamber Efendimiz Medine'deki bir arazisini kıyamete kadar mahsulünden fakir fukara, garip guraba istifade etsin diye vakfetmiştir fakirlere. Vakıf anlayışının temeli oraya dayanır.” dedi.

Tarih boyunca vakıf medeniyetinin yaşadığını ve bizleri ayakta tuttuğunu ifade eden Başkan Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfının 2018 Kurban Bayramı'nda, 150 ülkede 430 bin hisseyle 17 milyon insanın sofrasına kurban eti götürdüğünü dile getirdi.

Avusturalya’da yaşayan Türk vatandaşlarına Kur’an-ı Kerim eğitimini ihmal etmeme çağrısında bulunan Erbaş, “Biz Kur’an-ı Kerim ile ne kadar çok iç içe olursak Rabbimiz bizim gönlümüzü Kur’an’a daha fazla açacaktır. Kur’an-ı Kerim ve Sevgili Peygamberimizin hayatını gençlerimize, çocuklarımıza ne kadar iyi öğretirsek, ne kadar sağlam bilgilerle onları donatırsak geleceğimizden o kadar emin oluruz." şeklinde sözlerini tamamladı ve Diyanet İşleri Başkanlığı olarak FETÖ ve DEAŞ raporlarını kitapçık haline getirerek dağıtımını yaptıklarını, bu terör örgütlerinin nasıl bir din anlayışına sahip olduklarını insanlara anlattıklarını söyledi.

Erbaş, Sidney’deki programın ardından Türkiye saatiyle gece saat 03.30’da Yeni Zelanda’ya hareket edecek.

Sidney Gelibolu Camii Gençlik Merkezi’nde gerçekleşen programa çok sayıda vatandaşla birlikte Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürü Erdal Atalay ile Türkiye'nin Avustralya Büyükelçisi Korhan Karakoç, Sidney Başkonsolosu Melih Karalar, Sidney İdari ve Sosyal İşler Ataşesi Bilal Aksoy ve Melbourne İdari ve Sosyal İşler Ataşesi Nuh Arslantaş katıldı.

Editör: Mehmet Çalışkan