"Yakova Notları"

Ali AYGÜN

Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum;
Her lahza bir alev gibi hasretti duyduğum.
Kalbimde vardı “Byron”u bedbaht eden melal
Gezdim o yaşta dağları, hulyam içinde lal,
Aldım Rakofça kırlarının hür havasını
Duydum akıncı cedlerimin ihtirasını
Her yaz şimale doğru asırlarca bir koşu
Bağrımda bir akis gibi kalmış uğultulu…

Yahya Kemal Beyatlı, Açık Deniz

..

Yaklaşık beş asırlık bir süre Osmanlı idaresinde kalan Balkanlar, geçen bir asra rağmen Türk kültürünün izlerini hâlâ içinde taşıyan bir coğrafya. Balkanlardaki bu Türk kültür mirasını, Türk dünyasının önemli bir parçası olarak değerlendirmek gerekmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun gerilemesi, siyasi merkezin zayıflaması ile Balkan topraklarından geri çekilme aynı zamana denk gelmektedir. Kaybedilen Balkanlarda yaşayan Türk nüfus, Anadolu’ya doğru göç etmiştir. Bu göç, XX. yüzyılın sonuna kadar devam ettiği gibi hâlâ da varlığını sürdürmektedir. Göçe rağmen Balkanlarda Türk varlığından söz etmek mümkündür. Kosova, Makedonya, Batı Trakya ve Bulgaristan Türkleri bunun en önemli örnekleridir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukluk ve gençliği Balkan topraklarında geçmiştir. İlk şiirlerinde millî ve dinî temaları gördüğümüz Nâzım Hikmet ki “Kuvayi Milliye Destanı” ve “Ağa Camii” şiirlerini bu hassasiyetle yazmıştır, 1921’de Millî Mücadele’ye katılmak için Selanik’ten Anadolu’ya geçmiştir. Türk edebiyatının büyük şairi Yahya Kemal Beyatlı: “Balkan şehirlerinde geçerken çocukluğum” derken bir kuşağın hayatlarındaki büyük kırılmaya işaret etmektedir. Balkanların Türkleşmesi, İslamlaşmasıyla gerçekleşmiştir. Bu bağlamda Balkanlarda hâlâ dinî ve millî aidiyetin kodları, büyük ölçüde iç içe geçmiştir.

Kosova

Sırplarla Arnavutlar arasındaki kanlı savaşlardan sonra 1999 yılında, NATO’nun müdahalesiyle Birleşmiş Milletler yönetimine giren Kosova, 17 Şubat 2008 tarihinde bağımsız bir ülke oldu. 1389-1912 yılları arasında tam 523 yıl Türklerin idaresinde kaldı. Murat Hüdavendigar’ın şehadeti pahasına kazanılan 1389’daki I. Kosova Savaşı’ndan sonra Balkanların büyük bir kısmı kesin şekilde Türk toprağı hâline geldi. 1912’deki Balkan Savaşı’ndan sonra Kosova da diğer Balkan toprakları gibi elimizden çıktı. Murat Hüdavendigar’ın Priştine’deki kabri 523 yıllık Türk hâkimiyetinin timsali gibi bu topraklarda bütün haşmetiyle durmaktadır.

Kosova, 10.877 kilometrekare yüz ölçümüne ve yaklaşık iki milyon nüfusa sahiptir. Doğu ve kuzeydoğusunda Sırbistan, batıda Karadağ ve Arnavutluk, güneyde Makedonya ile çevrilidir. Çok etnikli bir yapıya sahip olan Kosava’da yaklaşık iki milyonluk nüfusun çoğunluğu Arnavut olmak üzere Türk, Boşnak, Sırp, Hırvat, Torbeş ve Rom gibi etnik gruplardan oluşmaktadır. Nüfusun %95’i Müslüman’dır.

Başkenti Priştine olan Kosova’nın yedi şehri mevcuttur: Priştine, Prizren, İpek, Mitroviça, Gilan, Yakova ve Ferizovik. Türklerin en yoğun yaşadığı şehir Prizren’dir. Bugün bile tipik Osmanlı şehri görünümünde olan Prizren Osmanlı Dönemi’nde en çok divan şairinin yetiştiği yerlerdendir. İpek ise İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif Ersoy’un ata yurdudur.

Yakova

Diyanet İşleri Başkanlığımız yurt içinde yürüttüğü ramazan çalışmalarının yanı sıra yurt dışında da 2022 Ramazan ayı süresince vaaz, irşad ve cami görevlerini yürütmek üzere Hollanda’dan Bosna’ya, Arjantin’den Makedonya’ya, Kazakistan’dan Bulgaristan’a 24 farklı ülkeye, 173 din görevlisi gönderdi. Biz de ramazan görevlisi olarak Enver Çolak ve Mustafa Durmuş Hocalarımla Kosova’nın Yakova şehrine gittik.

Bizleri Priştine Havaalanında Priştine Din Hizmetleri Müşavir Vekili Bilal Coşkun ve Kosova İslam Birliği personeli karşıladı. Priştine’deki kahvaltı programından sonra bizleri görev yerimiz Yakova’ya, ramazan boyunca konaklayacağımız Büyük Medrese Hafızlık Enstitüsüne Yakova İl Müftülüğü Baş İmamı Visar Koshi ulaştırdı.

Yakova Büyük Medresesi Arnavutluk’un İşkodra bölgesinden Müderris Veysel Efendi tarafından XVIII. yüzyılda inşa edilmiş. Medrese yaklaşık üç asır ilim merkezi olarak hizmet verirken 1912’de Karadağ ordusu tarafından kapatılmış. Birkaç yıl sonra tekrar açılan medrese, farklı gerekçelerle 1948’de komünist rejim tarafından tekrar kapatılmış.

Büyük Medrese, 1998-1999’da yaşanan Kosova Savaşı’nda dış duvarı üzerinde ay yıldız işlemesi bulunan eski temellerden kalma bir parçanın dışında Sırp askerleri tarafından yıkılmış, yakılmış.

Medrese, savaşın ardından Kosova İslam Birliği ve Hüdayi Vakfının himayesinde 2005’te eski hâline sadık kalınarak yeniden inşa edilmiş.

Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Büyük Medresenin Müdürü Gençer Dirvari, medreseyle ilgili şunları aktarıyor: “Büyük Medrese 2005’ten günümüze kadar 55 hafız yetiştirdi. Medresemiz iki ayrı sınıftan oluşuyor. Yapının bir kısmı Kur’an hazırlık sınıfı olarak hizmet verirken diğer bölümünde de hafızlık dersleri veriliyor. Bölge halkı ve çocukları Medreseye yoğun ilgi gösteriyor.” Gençer Hoca aynı zamanda Hanka Camii’nin imam hatiplik görevini ifa ediyor.

Medresede, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu Reis Berisha ile Türkiye’den Recep Şahinkaya Hocalarımız da görev yapıyor.

Hadum Süleyman Ağa Camii

Medreseye yerleştikten sonra cuma namazı için Hadum Süleyman Ağa Camii’ne gidiyoruz. Cami, duvar süslemeleri ve bezemeleriyle Osmanlı kültür mirası olduğunu hemen belli ediyor.  Kürsüde yumuşak sesi ve göz temasıyla cemaati avucunda tuttuğunu fark ettiğim Prof. Dr. Saffet Hoxha, cuma vaazı ediyor. Arnavutça konuşan hocamızın dilini anlamasak da beden dili yüreğimizi ısıtıyor. Hutbeyi de irad eden Saffet Hoca, cuma namazını bizim kıldırmamızı istiyor. Ecdat yadigârı bu değerli camide cuma namazı için mihraba geçmek fazlasıyla duygulandırıyor bizleri.  Caminin imam hatipliği görevinin yanında Priştine Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde kıraat derslerine de giriyor Saffet Hoca.

Duvar süslemeleri ve boyalı nakışlarıyla Hadum Süleyman Ağa Camii, Yakova’nın Eski Çarşı olarak bilinen bölgesinde yer alıyor. Cami, Hadum Süleyman Ağa Külliyesi’nin önemli bir bölümünü oluşturuyor. Külliyede cami ile birlikte medrese, muvakkithane, mektep, kütüphane, han ve hamam gibi yapılar da varmış ancak eserlerden bazıları günümüze ulaşamamış. Yapının banisi Hadum Süleyman Ağa Bizeban. Kendisinin 1594-1595 yıllarında bu camiyi yaptırdığı biliniyor.

Hadum Süleyman Ağa Camii, resim ve boyalı nakışları açısından Osmanlı Devleti’nden günümüze ulaşmış en önemli eserlerden biri. Yapıdaki bezemeler Osmanlı beğenisini yansıttığı gibi bölgeni sanat anlayışını da göstermekte. 1998-99 Kosova Savaşı’nda büyük zarar gören Hadum Camii, bezemeleri açısından oldukça değerli bir Osmanlı eseri.

Molla Yusuf Camii İmam Hatibi Dr. Adnan Kida, Hadum Süleyman Ağa Kütüphanesiyle ilgili şunları söylüyor: “İmam hatipte okuduğum dönemde kütüphaneye sık sık gelirdim. Burada yüzlerce Arapça ve Osmanlı Türkçesiyle yazılmış eseri gözlerimle gördüm. Son savaşta kütüphane tahrip edilince bu eserler de maalesef yok oldu.” Şöyle devam ediyor Adnan Hoca: “Okulda biz, İslam’ın şartlarını sayarken ‘Türklüğün şartı beş!’ diye sayardık. Türk demek, Müslüman demektir. Bugün bile pek çok Avrupalının gözünde Türklükle Müslümanlık aynı anlama gelen birbirinden ayrılmayan kavramlardır.”

Caminin haziresinde, Osmanlı Dönemi’nin idarecilerine ve bölgenin eşrafının aile üyelerine ait kabirler bulunuyor, ancak mezarlar tahribata uğramış. Başı kırılmış, sarığı yarıdan ayrılmış, kimi enfes hat sanatlarıyla bezeli Osmanlı yazıları tahrip edilerek etrafa saçılmış mezar taşları moloz yığınlarını andırıyor.

Külliyenin içerisinde yer alan Yakova İl Müftülüğünü ziyaret ediyoruz. Yakova İl Müftüsü Dr. Valon Myrta güler yüzü ve tatlı diliyle bizleri çok sıcak karşılıyor. Türkiye’den, Diyanet İşleri Başkanlığından bu ramazan ayında Yakova’da bulunmamızdan memnuniyetini ifade ediyor. Bizler de tarihdaşlığın ve kardeşliğin diyarı Kosova Yakova’ya gelmekten 2022 Ramazan ayını birlikte idrak edecek oluşumuzdan duyduğumuz hissiyatı dile getiriyoruz. Valon Hoca, müftülük vazifesinin yanı sıra Priştine Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde tasavvuf derslerine giriyor, Kusari Camii’nde imam hatiplik ifa ediyor.

Türkiye Ecdadının Mirasına Sahip Çıkıyor

İslam mimarisinin seçkin örnekleriyle bezeli Balkan ülkesi Kosova, yüzyıllara meydan okuyan cami, türbe ve tekkeleriyle Osmanlı’dan devraldığı kültürel mirası muhafaza ediyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti sadece yurt içinde değil gönül coğrafyamızın farklı köşelerinde de pek çok ecdat yadigârını buluyor restore ediyor. Restore edilen eserler arasında camiler, mescitler, kütüphaneler, yurtlar, köşkler, türbeler, tekkeler, han, hamam, kervansaraylar yanında kilise ve havralar da yer alıyor.

Vakıflar Genel Müdürlüğü, Yakova’daki Osmanlı Dönemi’ne ait Küçük Medrese ve Yurt Binası, Sefa Camii, Molla Yusuf Camii, Kusari Camii’nin restorasyonunu ve Hadum Süleyman Ağa Kütüphanesi’nin rekontrüksiyonunu tamamlamış. Mahmut Paşa Camii’nin restorasyonu ise devam ediyor.

Yakova merkeze on yedi km uzaklıktaki Ponoşet Köyü Camii’nin kitabesine, Osmanlı Türkçesiyle tarih düşürülmüş. Kitabede caminin II. Abdülhamid Han’ın hayratı olarak 1904 yılında yaptırıldığı ifade ediliyor.

Camiler ve Tekkeler Şehri Yakova

Camiler ve tekkeler şehri olarak anılan Yakova bu özelliğiyle sadece Kosova’da değil Balkanlarda da öne çıkan şehirlerden biri. Bu kadim şehrin neredeyse her sokağında rastlanan tekkelerin önemli bir kısmı Kosova Savaşı’nda zarar görmüş.

Yakova’daki Bektaşi Tekkesi ülkedeki Bektaşiliğin en önemli merkezi durumunda.

Balkan tekkeleri arasında mimarisiyle dikkati çeken Şeyh Zeynelabidin Tekkesi de tarihî tekkelerden. 1730 yılında kurulan tekke bugünkü görünümüne 1856 yılında kavuşmuş. Tekkenin hemen yanında Sadi Tarikatının Yakova’daki önemli isimlerinden Şeyh Zeynelabidin Türbesi yer alıyor.

Şehirde oldukça görkemli görünen Saint Paul ve Saint Peter Kilisesi, 1931 yılında inşa edilmiş bir Katolik kilisesi. Kilisede iki adet çan kulesi bulunuyor.

Terzi ve Tabak Köprüleri de Yakova’daki tarihi eserler arasında yer alıyor. Erenik Nehri üzerinde kurulan Terzi Köprüsü zengin bir terzi tarafından yaptırıldığı için bu isimle anılıyor.

Yakova’nın sembollerinden biri de Saat Kulesi. Şehrin Eski Çarşı kısmında yer alan kule yüksekliğiyle şehirde kaybolmamanızı sağlıyor.

1998-99 Kosova Savaşı’nda Sırp asker milis ve militanların Yakova merkez ve köylerinde büyük tedhişe, tahribata sebep olduğu ve hâlâ binlerce kayıp kişinin akıbetiyle ilgili bir bilgiye ulaşılamadığı biliniyor. Savaştan bugüne yirmi üç yıl geçmesine rağmen Yakova’nın ürkekliği, umutsuzluğu dikkatlerden kaçmıyor.

Devlet ilişkisinin dışında, Kosova’yla halkların gönüllü ilişkisi kurulmalı ve güçlendirilmelidir. Prizren ve Priştine’ye artarak süren bireysel ve toplu gezilere Yakova’nın da dâhil edilmesi bu açıdan gereklidir.

2022 Ramazan ayını, gönül coğrafyamız Kosova’nın Yakova şehrinde kardeşlerimizle birlikte geçirip Ramazan Bayramı’na ulaşmanın sevincini yaşıyoruz. Yakova’ya geldiğimizde ilk cuma namazını kıldığımız Hadum Süleyman Ağa Camii’nde, Ramazan Bayramı namazını kıldıktan sonra Yakova Şehitliği’nin bulunduğu Çabrati Tepesi’ne çıkıp bütün şehit ve ölmüşlerimizin ruhlarına birer Fâtiha okuyoruz. Son bir kez Çabrati Tepesi’nden Yakova’yı panoramik seyrediyoruz. Ramazan ayı boyunca bize yârenlik ve mihmandarlık yapan Mektep Camii İmam Hatibi Enver Xhiha’yla Priştine Havaalanına doğru yola çıkıyoruz. Yolumuzun Yakova’ya bir daha düşmesini temenni ediyor, gönlümüzü ve gönüldaşlarımızı burada bırakarak şehre veda ediyoruz.

Editör: Mehmet Çalışkan