Samsun Valiliği ve Diyanet İşleri Başkanlığı koordinesinde İl Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürosu, KADEM, İl Kadın Aile ve Çocuk Koordinasyon Kurulu iş birliğiyle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla Müftülük Çok Amaçlı Salon'da düzenlenen "Değişen Dünyada Kadın Olmak" konferansı, Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

Akbulut, burada yaptığı konuşmada, modern dünyanın kadına yüklediği anlam ile İslam'ın yüklediği anlam arasında çelişki bulunduğunu söyledi.

Kadın ve erkeğin toplumda ayrı biyolojik özellikleri, duyusal kabiliyetleri bulunan insan türleri olduğunu belirten Akbulut, "İslam dini cinsiyete değil, insanlığa odaklı bir dindir. Hz. Adem ve Havva'nın çocukları Allah karşısında ırkları, dilleri, renkleri ne olursa olsun, sadece kul olma paydasında eşitlerdir." ifadesini kullandı.

Eşitlik ve adalet arasındaki ilişkinin yanlış yorumlandığını vurgulayan Akbulut, şöyle devam etti:

"İslam'ın, vahyin söylediği pencereden kadın ve erkek eşit değil, eşdeğerdir. Haklar, Allah'ın kendine sunduğu imkanlar bağlamında elbette ki eşittir, Allah'ın katında değeri aynıdır ama hakları ve sorumluluklarını tartışabiliriz. Kadın haklarının peşinde koşmaya çabaladığımız bazı yanlış adımlar kadar sorumluluklar takip edilemedi. Hak arayışı, beraberinde sorumluluk getirir. Biz hep hak odaklı arayışın peşine düştüğümüz için sorumluluklarımızı ihmal ve ihlal etmeye başladık. İslam'ın çizdiği pencerede bu sorumluluklarla beraber bir adalet anlayışı geliştirmeliyiz. Kadın ve erkek arasındaki eşitliği değil, kadın ve erkek arasındaki adaleti tesis edebilmeliyiz."

- Fetva hattına en fazla cinsiyetsizlik ile ilgili soru geliyor

Akbulut, modern dünya kadın ve erkeği eşit göstermeye çalışırken cinsiyetsiz toplumla akışkan bir kimliğin inşa edilmeye çalışıldığını anlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Modern dünya, 'Biyolojik kadın olmanın önemi yok, kendini ne hissediyorsun sen?' diyor. Fetva hattındaki arkadaşlarımın çoğuna sorarım, 'En fazla hangi konuda soru geliyor' diye. Cinsiyetsizlik ile ilgili soru geliyor. 'Kadın mı üstündür, kadın hakları mı vardır' diye tartışırken, Batı aileyi tamamen yok edecek kimliksiz bir nesil oluşturmanın peşinde. Kadın geçim ekonomisinde evdeki yemeği üretir, temizliği üretir, çocukları büyütür. Kadına bütün sorumlulukları veririz ama deriz ki, 'çalışmayan kadın'. Çalışan kadın, evdeki işleri yaptırmak için bir kadın tutuyor. Demek ki evde çalışan birisi var. O nedenle 'çalışan kadın' ve 'istihdam kadın' diye bahsedersem evdeki kadınları da kastederim. Görünmeyen, kabul edilmeyen, aşağılanan bir istihdamdır ev kadını. Kadın çalışmalı, okumalı ama yeri, sınırları, mahremiyeti, ölçüsü, edebi, ahlakı kuşanmalı."

Aile olmanın birbirine muhtaçlık anlamın geldiğini vurgulayan Akbulut, "Ben eşime muhtaçlığımı iliklerime kadar hissetmeliyim. Eşim da bana muhtaçlığını hissetmeli ki bu ev, aile olsun. Benim ona ihtiyacım yoksa niye aileyim ben? Ayakları üzerinde durabilmeyi değil, muhtaçlık felsefesi yerleştirmeliyiz ailelerimize." diye konuştu.

Programda konuşmaların ardından İl Müftülüğü Aile ve Dini Rehberlik Bürosunca düzenlenen "Ailede Merhamet" konulu liselerarası resim yarışmasında dereceye giren öğrencilere ödülleri verildi.

İşitme engelliler için işaret diliyle de anlatılan konferansa İl Müftüsü Seyfullah Çakır da katıldı.

Editör: Mehmet Çalışkan