Sudanlılar, öğrenim hayatlarının üzerinden yıllar geçse bile Türkiye ile bağlarını koparmıyor.

AA muhabiri, Sudan'a dönerek iş hayatına atılan Türkiye mezunlarına Türkiye'deki tecrübelerini, Anadolu'dan miras kalan alışkanlıklarını ve Sudan'daki yaşamlarını sordu.

- Türk Büyükelçiliğini ziyareti hayatını değiştirdi

Sudan-Türkiye Mezunları Derneği Başkanı ve iş insanı Ahmed Enver, İspanya'da çalışmak için bu ülkeye gitmek üzere bilet aldığını ancak tesadüf eseri uğradığı Türkiye Büyükelçiliğinde gördüğü misafirperverlik dolayısıyla 1980'de Türkiye'ye gitmeye karar verdiğini söyledi.

Enver, "Büyükelçilikte çok sıcak karşıladılar. Çay, kahve ikram ettiler, ilgilendiler. Merak ettiğim için laf olsun diye geldiğim Ankara'da bir hafta kaldım, beğendim. İki, hafta, üç hafta, bir ay, vize bitti, bilet yandı... 23 sene kaldım. Türkiye'nin Hartum Büyükelçiliğini ziyaretim tüm hayatımı değiştirdi." dedi.

- "Sudan'da doğdum ancak Türk gibi yaşıyorum"

Erzurum'da Ziraat Mühendisliği eğitimine başladığını ve Ankara Üniversitesinde tamamladığını söyleyen Enver, "Kişiliğimiz Türkiye'de şekillendi. Orada olgunlaştım. Konuşmam, davranışlarım kültürümde belki Sudan adeti bulamazsınız. Sudan'da doğdum ama Türk gibi yaşıyorum. Türkiye'de yaşayan öğrenciler, yüzde 90 Türk olarak dönüyorlar. Dostum, arkadaşım olman için sadece 'Türküm' de, Türkçe konuş yeter. Çok yakınlık duyuyorum, ne olursan ol. Şekil olarak Sudanlıyım ama içim, ruhum Türk." diye konuştu.

Enver, Ankara'da Aydınlıkevler Çetin Sokak'ta yaşadığını belirterek, "Semtteki tüm esnafı, tüm teyzeleri tanıyordum. Okuldan gelirken Ahmed bugün yemek bizde diye çağırırlardı. Çünkü ben onlarla aramdaki tüm duvarları yıktım, onlara bir yabancı olarak davranmadım. Ailecek güzel arkadaşlıklar kurduk. Türkiye'den çok memnun kaldık. Gençlik bir geri dönse yine Türkiye'ye dönerdim." ifadelerini kullandı.

- "Türkiye'deki misafirperverliği hiçbir yerde görmedim"

Sıkı bir Beşiktaş taraftarı olduğunu, Türkiye'de çok iyi tavla öğrendiğini, arkadaşları sayesinde Türk sanat müziği hayranı olduğunu anlatan Enver, "Neşe Karaböcek, Emel Sayın, Barış Manço gibi Türk müziği ustalarını çok beğeniyordum. Neredeyse tüm şarkılarını ezberledim." dedi.

Enver, "Hayat tarzım, esprilerim dahi her şey Türkiye'ye ait. Sudanlı arkadaşlarıma bir fıkra anlatıp espri yaptığımda gülmediklerinde ya da onların kahkahalar attığı bir şey bana normal geldiğinde bunu daha iyi anlıyorum." ifadesini kullandı.

Erzurum'dayken okul arkadaşlarının davetiyle Erzurum, Ağrı, Kars ve Erzincan gibi birçok şehri ve köyü gezdiğini belirten Enver, "Türkiye'deki misafirperverliği hiçbir yerde görmedim." diye konuştu.

- "Türkiye'de kendimi annemin evinde gibi hissediyorum"

 Enver, Türkiye'de tercümanlık, emlak danışmanlığı, bavul ticareti, sebze meyve ve büyükbaş hayvan yetiştiriciliği gibi çok sayıda iş yaptığını aktararak, "Türk insanının misafirperverliği ve samimiyeti beni bu ülkeye bağladı. Türkiye'de kendimi annemin evinde gibi hissediyordum." ifadelerini kullandı.

- "Konak Meydanı'nı, Kordon Boyu'nda denizi seyretmeyi ve pideyi özledim"

Türkiye Mezunları Derneği Genel Sekreteri ve Nileyn Üniversitesi Öğretim Üyesi Yasir Davud ise doktora eğitimini aldığı ve ailesiyle yaşadığı İzmir'deki anılarını unutamadığını söyledi.

Davud, komşularının kendilerine aileden birisi gibi davrandığını ve çok ilgi gösterdiğini, Konak Meydanı'nı, Kordon Boyu'nda denizi seyretmeyi ve pide yemeyi özlediğini ifade etti.

Türkiye mezunlarının tamamının güzel anılar biriktirdiğini dile getiren Davud, dernek olarak fuarlara katıldıklarını, üniversitelerde tanıtım faaliyetleri yaptıklarını, Sudan üniversitelerini gezerek öğrencilere Türkiye ve üniversite eğitimini teşvik ettiklerini anlattı.

Davud, yurt dışına çıkmak isteyen öğrencilere rehberlik yaptığını belirterek, "Türkiye'nin en doğru tercih olduğunu anlatıyorum. Kaliteli bir eğitim, güzel bir hayat, kültür ve inancınıza uygun bir ülke. Diğer ülkelerde illaki birisi eksik kalacak diye telkinde bulunuyorum." ifadesini kullandı.

- "Akşamları bir demlik çay içmeden yatamıyorum"

Yüksek lisans ve doktora eğitimini İstanbul'da tamamlayan Hartum Üniversitesi Tarih bölümünden Tarık Nur da Osmanlı'ya ilgisinin Türkiye'ye gitmesinde önemli rol oynadığını anlattı.

Nur, hem merak duyduğu hem de kafasındaki soruların cevabını Osmanlı arşivlerinde ana kaynağından bulmak üzere devlet bursuyla 1989'da İstanbul'a gittiğini kaydetti.

Önce Türkçe ardından Osmanlı Türkçesi öğrendiğini dile getiren Nur, şöyle devam etti:

"Eğitimin Arapça ya da İngilizce olacağını sanıyordum. Türkçe öğrenmeye başladım. Baktım ki müfredat, kaynaklar, eski yazma eserler Osmanlıca. Aynı anda Osmanlı Türkçesi de öğrendim. Başlarda çok zorlandım, yapamayacağım herhalde diye düşündüm. Ortak kelimelerimizin ve Osmanlı Türkçesinin Kuran harfleriyle yazılması işimi çok kolaylaştırdı. Zordu ama sonraları çok zevkli bir hal aldı. Çok kıymetli hocalardan dersler aldık. İdris Bostan, İlhan Şahin, Feridun Emecen hocalar çok destek ve moral verdiler. Hayatımın yarısı arşivlerde geçti. Orada aldığım disiplini bugün de öğrencilerime uyguluyorum." diye konuştu.

Nur, Türkiye'de gördüklerinin hayat tarzı haline geldiğini vurgulayarak, "Mesela akşamları bir demlik çay içmeden yatamıyorum. Bizde eve ayakkabı ile girilmez. Evde Türk yemekleri özellikle de hamur işlerini yapıyoruz. Hepsini Türkiye'de öğrendik." dedi.

Tarihi yarımadada çayın yanında simit yemeyi çok özlediğini belirten Nur, Türkiye-Sudan arasında eğitim elçisi görevini severek sürdürdüğünü kaydetti.

Kendi imkanlarıyla Türkiye'de eğitimlerini sürdürenlerin yanı sıra Türkiye Diyanet Vakfı ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları (YTB) koordinasyonunda yürütülen Türkiye Bursları kapsamında da her yıl onlarca Sudanlı Türkiye'de lise, yüksek lisans ve doktora imkanlarından yararlanıyor.

YTB koordinasyonunda yürütülen Türkiye Bursları kapsamında Türkiye'de halihazırda 322 Sudanlı öğrenci eğitimine devam ederken, 114 Sudanlı öğrenci de burstan yararlanarak mezun oldu.

Editör: Mehmet Çalışkan