Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Türkiye Diyanet Vakfı ile İstanbul 29 Mayıs Üniversitesi iş birliğinde düzenlenen “6. Uluslararası Öğrenci Sempozyumu” açılış oturumuna katıldı.

“İslam Dünyasında Kur'an-ı Kerim ve Kıraat Kültürü” temasıyla çevrimiçi düzenlenen sempozyumun açış konuşmasını yapan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, sempozyumda, “Kur’an-ı Kerim’in dili, tedrisatı, eşsiz belagatı, kazandırdığı anlam zenginlikleri, insanlığa hayat ve inşirah veren sedasının bütün dünyayı kuşatan etkileri” gibi başlıkların müzakere edileceğini söyledi.

Kıraat ilminin, Müslümanların Hz. Peygamber ve sahabe ile olan iletişimini ve etkileşimini pekiştirdiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Okuduğumuz her bir kıraat ve her bir rivayet, bizi, çağları aşarak sahabe-i kirama, oradan da Peygamber Efendimize uzanan bir yolculuğa çıkarmaktadır.” dedi.

“Okuyuş farklılığının herhangi bir tezat ve çelişki oluşturmaması ancak mucize ile izah edilebilir”

Erbaş, Kur’an-ı Kerim’i sahih ve güzel bir seda ile gönüllere inşirah, kalplere huzur verecek şekilde tilavet etmenin, onun üstün hakikatlerinin ve rahmet yüklü mesajlarının insanlığa ulaştırılması için önemli bir vesile olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:

“İlk vahiyden beri nice kimseler, Kur’an tilavetinin güzelliğinden etkilenerek onun hayat veren hakikatleri ile tanışmışlardır. Özellikle kıraat ilmi, Kur’an’ın, Yüce Mevla tarafından tescil edilen mucizevî yönüyle tüm Müslümanlar tarafından gerekli özen ve önemi celp etmektedir. Bu yönüyle ilm-i kıraat, Cebrail (a.s.) vasıtasıyla indirilen vahyin, Hz. Peygamberin fem-i muhsininden sadır olduğu gibi telaffuz edilerek kıyamete kadar taşıma çabasının adıdır. Bu da Kur’an’ın mucize oluşunu gösteren önemli delillerden biridir. Zira bunca okuyuş farklılığının herhangi bir tezat ve çelişki oluşturmaması, ancak mucize ile izah edilebilir.”

“Kur’anî gelenek dairesinde itibar görmeyen indi görüş ve düşüncelerdir”

“Müslümanlar olarak bizler, ilahi vahyin yalnızca içerik olarak değil, aynı zamanda lafız itibarıyla da tamamen Allah’tan geldiğine inanırız.” ifadesini kullanan Erbaş, şöyle devam etti:

“Bunun dışında ortaya konan görüş ve düşünceler, Kur’anî gelenek dairesinde itibar görmeyen indi görüş ve düşüncelerdir. Hiçbir itibarı yoktur. Bu noktada ilm-i kıraatin, kaynağı ilahi olan Kur’an metnini korumak için vaz edildiğini ifade etmek gerekir. Asr-ı saadetten günümüze ışık tutan bu inanç, ibadet tasavvurumuza da yansımıştır. Öyle ki anlama ve bu doğrultuda yaşama sorumluluğundan bağımsız olarak bizatihi Kur’an okumak ibadet telakki edilmiştir.”

“Kur’an ile ilgili yapılan çalışmaların nihai hedefi, onun hayat veren ilkeleriyle yaşanan hayatı buluşturmaktır”

Başkan Erbaş, Kur’an-ı Kerim’in en güzel şekilde okunmasının yanında, insanlığın ufkunu aydınlatan hakikat ilkelerinin bilinmesi ve yaşanmasının, insanın bireysel hayatı ve insanlığın küresel serüveni açısından oldukça önemli olduğunun altını çizerek, “O, Hakk’a çağıran, en doğru yolu gösteren, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran bir kitaptır. Nitekim Kur’an-ı Kerim; getirdiği tevhit, kulluk, özgürlük, hak ve hürriyetlerin dokunulmazlığı; yardımlaşma, hakkaniyet, yetime sahip çıkma, yoksulu doyurma gibi makasıt ilkeleriyle insanlık mefkûresinde en büyük ahlak ve iyilik inkılabını gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla Kur’an ile ilgili yapılan bütün çalışmaların ve hizmetlerin nihai hedefi, onun hayat veren ilkeleriyle yaşanan hayatı buluşturmaktır.” diye konuştu.

“DEAŞ, PKK, Boko Haram, FETÖ gibi unsurlar yanlış ve sapkın bir anlayışın sonucudur”

Üzerinde durulması gereken önemli bir hususun, Kur’an-ı Kerim’in doğru anlaşılması olduğuna vurgu yapan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, günümüzde şiddet ve terör faaliyetleriyle huzur ve güveni tehdit eden DEAŞ, PKK, Boko Haram, FETÖ gibi unsurların yanlış ve sapkın bir anlayışın sonucunda ortaya çıktığının altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugün şiddet ve terör faaliyetleriyle huzur ve güveni tehdit eden, DEAŞ, PKK, Boko Haram, FETÖ gibi unsurlar yanlış ve sapkın bir anlayışın sonucudur. Diğer taraftan insanlığın değerlerini tahrif edenler, yeryüzünü tahrip edenler, hukuku, adaleti, merhameti ihlal edenler, küresel ölçekte İslamofobi endüstrisi kurarak Kur’an ile alakalı ilgi ve algıyı tahrip etmeye çalışmaktadırlar. İslam’ın mukaddes değerlerini istismar ederek, hayat yüklü mesajlarını tahrif eden gruplar da bu mecradan beslenmektedir. Küresel düzeyde oluşturulmaya çalışılan bir algı operasyonu ile merhametten uzak, şiddete dayalı bir din algısı oluşturulmaya çalışılmaktadır. Dolayısıyla İslam ve Kur’an tasavvuru konusunda, başta bizler olmak üzere herkes bu durumun farkında olarak, hassas bir duyarlılık ve feraset sahibi olmalıdır.”

“Hedefimiz kardeşlerimizin Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlamalarına rehberlik etmektir”

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak Kur’an merkezli eğitim-öğretim faaliyetlerini, 4-6 yaş Kur’an kurslarından hafızlık eğitimlerine kadar en doğru metodolojiyle ve alanında yetkin insan kaynaklarıyla en ideal boyutta icra etmeye çalıştıklarını dile getiren Prof. Dr. Erbaş, “Tüm bu çabalar, geçmişe vefanın bir gereği olduğu gibi geleceğe karşı sorumluluğumuzun da ifası olacaktır. Hedefimiz, ülkemizdeki her yaştan bütün kardeşlerimizin Kur’an-ı Kerim’i okuyup anlamalarına rehberlik etmektir. Dünyanın bütün dillerinde İslam’ın hakikatlerini yeryüzünün her köşesine ulaştırmaktır. Bu gayeyi kuşanarak yurt içinde ve yurt dışında inşa ettiğimiz binlerce Kur’an kursu ile zihinleri aynı ufukta, gönülleri aynı safta, kalpleri aynı hakikatte buluşturmaya gayret etmekteyiz.” ifadelerini kullandı.

Editör: Mehmet Çalışkan