Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Aday Tespit Kurulu Toplantısı’nda konuştu.

Konuşmasının başında, Bingöl'ün Karlıova ilçesinde dün saat 17.24'te meydana gelen 5,7 büyüklüğündeki depreme değinen Başkan Erbaş, Karlıova Kaynarpınar Jandarma Karakolu gözetleme kulesinin hasar görmesi nedeniyle şehit olan güvenlik korucusu Cengiz Pullu'ya Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar temennisinde bulundu.

Tüm dünyada etkili olan yeni tip koronavirüs (Codvid-19) salgını karşısında millet olarak verilen mücadelenin sürdürüldüğü bir ortamda farklı şehirlerden toplantıya iştirak edenlere teşekkür eden Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulunun, Diyanet İşleri Başkanlığının dinî konulardaki en yüksek karar ve danışma organı olduğunu hatırlatarak; “Din İşleri Yüksek Kurulu, asırlar boyunca din hizmetlerini deruhte etmiş olan Şeyhülislamlık makamına kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir.” dedi.

3 Mart 1924’te çıkan yasayla Diyanet İşleri Reisliği bünyesinde söz konusu görevleri ifa için 8 üyeden oluşan Müşavere Heyeti’nin kurulduğunu dile getiren Erbaş; Heyetin isminin 1950 yılında “Müşâvere ve Dinî Eserler İnceleme Kurulu” olarak değiştirildiğini, 2 Temmuz 1965 tarihinde yürürlüğe giren 633 sayılı Kanunla da “Din İşleri Yüksek Kurulu” adını aldığını aktardı.

Din İşleri Yüksek Kurulunun; Kitap ve sünnetin rehberliğinde ve İslam kültür ve medeniyetinin engin ilmi mirası ışığında günümüz insanının ihtiyaç ve beklentilerine yönelik hizmet üretmekle sorumlu olduğunu vurgulayan Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, şunları kaydetti:

“Kurulun mevzuatta tâdât edilen görevlerine baktığımızda; dini konularda karar ve fetva vermekten toplumun ve çağın tüm meselelerini İslami açıdan ele alıp görüş belirtmeye, Kur’an meallerini incelemekten her türlü dini nitelikli çalışmayı takip etmeye, Başkanlığımız özelindeki yayınlardan din hizmetlerine, eğitimlerden materyal geliştirmeye varıncaya kadar tüm faaliyetlerimize rehberlik etmeye, ülkemizdeki dini meseleleri araştırmaktan dünyanın her yerindeki dini konuları gündemine almaya kadar çok geniş ve önemli bir alanda yetki ve sorumluluklarının olduğunu görmekteyiz.

Din İşleri Yüksek Kurulu, söz konusu kapsamlı ve ağır vazifeleri elbette sistematik ve disiplinli bir yapı ve çalışma planı ile gerçekleştirmektedir. Bu noktada Kurul üyelerimiz, söz konusu çalışmaların öncülüğünü ve rehberliğini yapmaktadır.

Önemle ifade etmeliyim ki dünden bugüne Din İşleri Yüksek Kurulumuz aldığı kararlar, yayınladığı eserler, verdiği fetvalar, gerçekleştirdiği din şûraları, istişare toplantıları, çalıştaylar, kongreler, konferanslar ve daha pek çok çalışmalar ile büyük hizmetler yapmıştır ve yapmaya devam etmektedir. Elbette bütün bu yapılanlar yeterli değildir. Çünkü ulaşım ve iletişim imkânlarının hızla gelişmesiyle birlikte, bireysel ve toplumsal ilgi ve algılar sürekli değişmektedir.

Üretimden tüketime, gıdadan sağlığa, ekonomiden ticarete, eğitimden teknolojiye kadar birçok alanda her gün yeni meseleler gündeme gelmektedir.

Yerleşik düşünce ve yaklaşımların birçoğunda; sebep, etken ve sonuçlar değiştiğinden yeniden yorumlanmaya ihtiyaç duyulmaktadır.

Dolayısıyla bugün Din İşleri Yüksek Kurulumuzun işi daha zor, yükü daha ağır ve sorumluluğu daha büyüktür.

Çünkü Kurul, ülkemizde ve bölgemizdeki dini meseleleri kapsamlı çalışmalarla tüm boyutlarıyla ele alıp, zamanın ve olayların gerisinde kalmadan milletimize rehberlik etmek durumundadır.

İnançla ilgili hususlardan gündelik hayata kadar özellikle gençliğimizin gündemini takip ederek onlara yol göstermek durumundadır.

- Din İşleri Yüksek Kurulu tüm Müslüman ülke ve topluluklara rehberlik etmek durumundadır

Diğer yandan Kurul, gündem ve planlarını sadece Türkiye ile de sınırlayamaz. Dünyadaki tüm Müslüman ülke ve topluluklara da rehberlik etmek, İslam coğrafyasının temel meseleleri ile ilgili çözüm üretmek durumundadır.

Yaşanan küresel krizlerin bize gösterdiği en açık gerçeklik şudur ki; günümüz insanı, vahim bir anlam ve derin bir ahlak krizi yaşamaktadır. İster zengin ülkelerde ister yoksul coğrafyalarda olsun, bugün başta gençler olmak üzere toplumun tüm katmanları ciddi bir arayış içerisindedir.

Bu arayış, esasında hakikatin keşfedilmesi ve benimsenmesi adına büyük bir imkândır.

Dolayısıyla bugün İslam’ın ideal ve evrensel ilkelerinin farkında olarak, toplumsal değişimin yasalarını doğru okumaya, yaşanan hayatı doğru tahlil ederek bugünü ve yarını doğru inşa edecek bir gaye ve gayretin içinde olmaya mecburuz. Bu durum öncelikle, Kur’an ve sünnet çerçevesinde doğru güncel bilgilerin üretilmesini, üretilen bu bilgilerin anlaşılır bir dil ve üslûpla topluma sunulmasını ve yaşanılabilir bir model olarak hayata aktarılmasını zorunlu kılmaktadır.

- Çağın farkında olmayan, sosyal gerçekliklerden uzak ve kendi eksenine hapsolmuş bir yaklaşım, topluma ve hayata yön veremez

Çağın farkında olmayan, sosyal gerçekliklerden oldukça uzak ve kendi eksenine hapsolmuş bir yaklaşımın, topluma ve hayata yön vermesi zaten imkânsızdır. 

Diğer yandan, her alanda krizlerle kuşatılmış dünyanın ve geleceğe dair umudunu yitirmek üzere olan insanlığın dirilişine dair çalışma ve hizmetlerin iki boyutu olmak zorundadır. Birincisi; hayatın pratikleri noktasında sosyo-kültürel gerçeklikler göz ardı edilmeden kapsamlı bir eğitim, makul bir yaklaşım ve doğru bir iletişim zemininde sahih bilgi, sağlam inanç ve ahlaki değerlerle hayata rehberlik etmektir.

İkincisi ise insanlığı, maruz kaldığı sosyal, siyasal, kültürel ve iktisadi kuşatmalardan kurtaracak yeni bir dünyanın inşası için çalışmaktır. 

- Din İşleri Yüksek Kurulu Müslümanlara ve bütün insanlığa rehberlik etmek gibi devasa bir mesuliyeti taşımaktadır

Bu bağlamda Din İşleri Yüksek Kurulu, bir taraftan yeni ortaya çıkan ya da hayatın içinde çeşitli etkilere maruz kalarak farklı boyutlar kazanan konulara ilişkin görüşler ortaya koyarken, diğer yandan da başta inanç karşıtı akımlar olmak üzere bireysel sorumluluklardan küresel sorunlara kadar bütün meseleleri dinî açıdan takip ve analiz ederek Müslümanlara ve bütün insanlığa rehberlik etmek gibi devasa bir mesuliyeti taşımaktadır. Dolayısıyla hızla değişen dünyada zamanın ve olayların gerisinde kalmadan, doğru bilgi, uygun yöntem, anlaşılır bir dil ile milletimize ve insanlığa rehberlik etmek, her geçen gün daha önemli hale gelmektedir.

Bu noktada ilahiyat/İslami ilimler fakülteleri ve Din Öğretimi Genel Müdürlüğü gibi kurumlarla iş birliği de hayati öneme sahiptir. Nitekim son zamanlarda söz konusu kurumlarımızla ortak toplantılarımız ve çalışmalarımız daha da ivme kazanmıştır.”

- Makamlar geçicidir ama sorumluluklarımız makamlardan sonra da devam etmektedir

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı Aday Tespit Kurulu Toplantısı’nda yaptığı konuşmasını, geçmişten günümüze Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulu bünyesinde milletimize hizmet edenlere teşekkür ederek; “Makamlar, statüler geçicidir ama sorumluluklarımız makamlardan sonra da devam etmektedir. Üniversitelerimizde ya da Diyanet İşleri Başkanlığımızda her bir hocamız, zaten iman ve kulluk sorumluluğu gereği milletimize ve insanlığa hizmet etmekle mükelleftir. Burada seçilecek hocalarımızın sorumluluğu ise daha büyüktür.” ifadeleriyle noktaladı.

Erbaş'ın konuşmasının ardından seçici kurul, Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı için Kurul Aday Üye seçimi yaptı. 

Aday Tespit Kurulu, Din İşleri Yüksek Kurulu Aday Üyeliği için başvuru yapanlardan ‘24 Aday Üye’yi seçti. Seçilen aday üyelerden 12’si 5 yıl süreyle Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi olarak görev alacak.

Aday Tespit Kurulu; Diyanet İşleri Başkanlığı üst düzey yöneticileri, İlahiyat ve İslami İlimler Fakültelerinden akademisyenler, 81 il müftüsü, Dini Yüksek İhtisas Merkezleri Müdürleri ve Eğitim Merkezlerinden eğitim görevlileri ile her bir bölgeden temsilen ilçe müftüleri, baş vaizler, baş imam hatipler ve Kur’an kursu baş öğreticisinden oluşuyor.

Editör: Mehmet Çalışkan