İslam dünyası, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’e (s.a.s.) hakareti destekleyen Fransa'ya karşı tek ses oldu.

Fransa'da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak üzere bu ülkedeki bazı yetkililerin Hz. Muhammed'i (s.a.s.) hedef alan karikatürleri savunmaları ve İslam karşıtı açıklamaları, Müslüman ülkelerin sert tepkisine neden oldu.

Önceki yıllarda da İslam karşıtı eylemlerin merkezi konumundaki Fransa'da Cumhurbaşkanı Macron'un, 2 Ekim’de, "İslam'ın yapılandırılması gerektiğine" dair açıklamaları, tüm dünyadaki Müslümanların tepkisini çekti. İslam'ı "bugün dünyanın her yerinde krizde olan bir din" şeklinde niteleyen Macron, "Fransa'daki Müslümanların ayrılıkçı fikirleri savunan bir ideolojilerinin olduğunu" ileri sürerek İslam dinini hedef gösterdi.

Türkiye ile birlikte birçok İslam ülkesi tek ses halinde Fransa'nın İslam'a karşı eylemlerini kınarken, sosyal medyada Fransız mallarına karşı boykot kampanyaları başlatıldı. Bazı ülkelerde Fransız ürünleri market raflarından indirildi.

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron başta olmak üzere bu ülkedeki bazı yetkililerin İslam karşıtı açıklamaları ve Hz. Muhammed'e (s.a.s.) hakarete destek vermeleri karşısında dünya Müslümanlarından gelen bu tepkileri değerlendirdi, “Çığ gibi büyüyen tepkiler çok haklıdır, Müslümanların buna karşı sessiz kalması beklenemezdi. Zira İslam’ın Peygamberine, Müslümanların canından aziz bildiği Peygamberine, inancının temsilcisine, inancının kutsallarına çok saygısızca bir takım davranışlar söz konusu” dedi.

Gelişmeleri; “İfade edebilecek kelimeyi bulamadığımız büyük bir saygısızlık” olarak değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Irmaklı, “Zaman zaman gördüğümüz marjinal saygısızlıkların da ötesinde, üst düzey yöneticilerin içinde bulunduğu büyük bir saygısızlık söz konusu. Ve bunun karşısında dünyanın her yerindeki Müslümanlar haklı olarak tepki gösteriyor. Bu tepkinin çok haklı ve makul bir tepki olduğunu öncelikle ifade etmeliyiz. Çünkü bir inancın değerine, temsilcisine, peygamberine saygısızca çok çirkin bir saldırı söz konusu” diye konuştu.

- İnsan haklarına, inanç özgürlüğüne, insani değerlere inanan herkes bu duruma tepki göstermeli

Fransa’da yaşananları, “temel insan haklarına, inanç özgürlüğüne, insani özgürlüklere karşı açılmış bir savağ” şeklinde değerlendiren Irmaklı, sadece Müslümanların değil, dünyada insan haklarına, inanç özgürlüğüne, insani değerlere inanan herkesin bu duruma tepki göstermesi gerektiğini belirtti.

Fransa’nın bu tutumuna en başta Avrupa’nın kendi insanlarının tepki göstermesi gerektiğine dikkati çeken Irmaklı, yaşananların en temel hak olan inanç özgürlüğüne karşı büyük bir saygısızlık, büyük bir tehdit olduğunu dile getirdi.

Yaşananlar karşısında Müslümanların gösterdiği tepkinin iki farklı boyutu olduğuna işaret eden Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, “Birincisi kendi inancına yapılan bir saygısızlık. İkincisi bütün insanlığın vicdanına, temel haklarına karşı büyük bir saygısızlık. Çünkü 2 milyara yakın mensubu olan bir inancın temel değerlerine karşı saygısızca çok çirkin bir saldırı söz konusu” ifadelerini kullandı.

Yaşananlar karşısında Müslümanların tavrının ne olması gerektiğine de değinen Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, sözlerini şöyle sürdürdü:

- İslam’ı ve Müslümanları insanlık için tehdit gibi göstermeye çalışan bir proje var

“Öncelikle ülkemizde ve bütün dünyada Müslümanların bu olanları doğru anlamaya çalışması lazım. Bugün dünyada İslam’ı ve Müslümanları kötü göstermeye çalışan, tehdit gibi göstermeye çalışan bir proje var. Adeta Müslümanları insanlık için tehdit gibi göstermeye çalışan bir çalışma var. Müslümanların değerlerini, insanlık için adeta düşman gibi göstermeye çalışan bir algı var, bir operasyon var. Öncelikle bunun farkında olmamız lazım ve bu çirkin saldırıyı boşa çıkarmamız lazım. Bunun için de İslam’ın Peygamberi Peygamber Efendimizin insanlık için kurtuluş, rahmet ve merhamet oluşunu özellikle vurgulamamız lazım. İslam’ın bir barış dini olduğunu, esenlik dini olduğunu, Peygamber Efendimizin bütün insanlık için rahmet ve umut olduğunu özellikle bizim vurgulamamız ve bunu insanlığa anlatmamız lazım.

- İnanç özgürlüğü ve temel haklar adına söylenen her şeyin en güçlü temsilcisi ve en büyük savunucusu Peygamber Efendimizdir

Bugün modern dünya, insani değerler adına ne söylüyorsa; inanç özgürlüğü, temel haklar, insan onuru, insanca yaşama, düşüncesini ifade etme özgürlüğü gibi bugün hukuk ve insani değerler adına söylenen her şeyin en güçlü temsilcisi ve en büyük savunucusu Peygamber Efendimizdir. En büyük teminatı İslam ve onun mensuplarıdır. Bizim bunu güçlü bir şekilde ifade etmemiz lazım.

İslam’a göre bütün insanların; ırkı, rengi, inancı, coğrafyası, sosyal statüsü ne olursa olsun 5 temel hakkı var. İslam’ın manifestosudur bu aynı zamanda. Müslümanlar olarak biz inanıyoruz ki bütün insanların canı, malı, inancı, aklı, iffeti, nesli dokunulmazdır.”

Bu yönüyle İslam’ın insanlık için bir umut ve kurtuluş yolu olduğunu ve bu yolu tıkamaya çalışan bir çalışma olduğunu vurgulayan Irmaklı, “Barış ve rahmet dinini ve onun Peygamberini, adeta insanlık için tehdit ve kötülüğün temsilcisi gibi gösterme teşebbüsü var” dedi.

Bunun büyük bir proje olduğunu ve Müslümanların bu durumun farkında olması gerektiğini dile getiren Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, bu proje karşısında Müslümanların yapması gerek iki boyutlu bir çalışma olduğunu belirterek şöyle devam etti:

- İslam’ı en güzel şekilde tebliğ ve temsil etmeliyiz

“Birincisi İslam’ın evrensel ilkelerini daha güçlü bir şekilde, insanlığı ikna edecek şekilde insanlık ailesinin her bir ferdine ulaştırmamız lazım. Peygamber Efendimizi tanıdığında insanların önünde tek yol, ona teslim olmak olacak. Peygamber Efendimizin mesajını duyduğunda bugün dünya insanı, Efendimizin izinden gitmeye tabi olacak. İslam’ın tebliğini ve temsilini en güzel şekilde yapmamız lazım. Dünya insanı, bizi tanıdığında, dünyadaki Müslümanları tanıdığında, hiçbir kara propagandadan etkilenmeden Müslümanların yanında yer alabilmesi lazım.”

- Müslümanları adeta bir vahşetin temsilcisi gibi göstermeye çalışanlarla, Müslümanlık adına vahşet üretenler arasındaki ilişkinin düşünülmesi lazım

Müslümanları bir tehdit gibi, İslam’ı bir vahşet gibi göstermeye çalışan bütün söylem, eylem, çalışma ve projelerle bütün Müslümanların uluslararası düzeyde mücadele etmesi gerektiğinin altını çizen Irmaklı, “Bugün Fransa’da, Avrupa’da Müslümanları adeta bir vahşetin temsilcisi gibi göstermeye çalışanlarla, Müslümanlık adına vahşet üretenler arasındaki ilişkinin düşünülmesi lazım. Bugün İslam’ın kötü temsili noktasında, bütün Müslümanları da rahatsız eden DEAŞ gibi, BOKO HARAM gibi, EŞ-ŞEBAB gibi İslami görüntüyle, İslami söylemlerle adeta Müslüman coğrafyada kan ve gözyaşı akıtan terör yapılarının Avrupa’nın bir takım merkezleri ile bağlantısı üzerine düşünülmesi lazım. Bir taraftan Müslümanları adeta kötü göstermeye çalışanlar, diğer taraftan Müslümanları kötü gösteren organizasyonları finanse edebiliyorlar, birçok açıdan. Dolayısıyla Müslümanların bunlarla en güzel şekilde mücadele etmesi lazım.

Temel insan haklarına, insanın değerlerine, kutsallarına saldıran, insani değerleri ihmal eden, insanın temel haklarını ihlal eden hiçbir söylem İslami olamaz, hiçbir davranış Müslüman davranışı olamaz. Bunu güçlü bir şekilde söylememiz lazım. Öncelikle bunu halletmemiz lazım. Çünkü bu yapılar İslamofobiye malzeme üretiyor adeta.”

- İslam’ın Peygamberine saygısızlık, insanlığın geleceğine saygısızlıktır

Son olarak İslam düşmanlığına karşı yapılan boykot çağrılarını değerlendiren Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, bu tepkilerin yeterli olmayacağına işaret ederek “Öncelikle Müslümanlar küresel bazda, insanlığın vicdanını harekete geçirecek şeyler yapması lazım. İslam’ın Peygamberine saygısızlığın, insanlığın geleceğine saygısızlık olduğunu, insanlığın vicdanına hakaret olduğunu, insani değerlere sabotaj olduğunu söylemesi lazım. Adeta bunu insanlığın evrensel tepkisine dönüştürmesi lazım. Bunun için ikna edici, Peygamber Efendimizi ve İslam’ı en güzel şekilde anlatan cümleler, yayınlar yapması lazım. Dünyadaki akademilerle, sivil toplumla, vicdan sahibi insanlarla bunu bir iletişimle gündeme taşıması lazım. Böyle bir platform oluşturulması lazım. Daha sonra uluslararası düzeyde aynı şekilde organizeli ve güçlü bir şekilde ama mutlaka hukuki zeminde buna karşı İslam dünyasının bir şeyler yapması lazım. Hukuki zeminde, evrensel hukuk ilkelerinden kaynaklanan haklarını kullanarak, adeta İslam’a saygısızlık yapmayı planlayanların cesaretini kıracak eylemler ve planlar, programlar yapması lazım.

- Dünyada Peygamber Efendimizi bilmeyen hiç kimse kalmasın

Ne olursa olsun insanların hayatını tehdit eden hiçbir şeye Müslümanlar başvurmaz. Müslümanlar İslam’ın Peygamberi Peygamber Efendimizi, bütün insanların kalbine ve gündemine taşıyacak çalışmalar yapması lazım. Hem bireysel, hem ulusal, hem küresel bazda. Biz de böyle bir kampanya yapalım; bugün dünyada Peygamber Efendimizi bilmeyen hiç kimse kalmasın. Her birine Efendimizin rahmet mesajını taşıyalım. Peygamber Efendimize karşı düşmanlık yapanlara karşı verilebilecek en güçlü, en kalıcı cevap budur. Çünkü İslam’ın mesajıyla insanlık karşılaştığında ona teslim olacak. Çünkü bugün insanlık zaten Efendimizin hayatını, sünnetini ve mesajlarını arıyor. Bunun için Müslümanların kendi aralarında güçlü bir kardeşlik bağı kurması lazım. Bununla ilgili ulusal ve küresel çalışmalar, planlar, programlar, yayınlar, etkinlikler yapması lazım.”

Editör: Mehmet Çalışkan