Sinop Valiliği tarafından, 11 Ağustos’ta meydana gelen sel felaketinde suya kapılarak vefat edenler için Sahil Camii'nin avlusunda Kur'an-ı Kerim ve dua programı düzenlendi.

Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından dua edilen programda, selde vefat edenlerin yakınlarının yanı sıra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Vali Erol Karaömeroğlu, Sinop Milletvekili Nazım Maviş, Barış Karadeniz, Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, Mushafları İnceleme ve Kıraat Kurulu Üyeleri, Musa Coşkun ve Salih Akyüz, Ankara Ahmet Hamdi Akseki Camii İmam hatibi Mansur Sağır, İl Müftüsü Mustafa Düzgüney ve vatandaşlar katıldı.

Programda bir konuşma yapan Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mustafa Irmaklı, gönüllere inşirah veren bu Kur’an ziyafetinin faydasının ve bereketinin daim olmasını dileyerek Kur’an’ın, müminler için rahmet ve şifa, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran hidayet rehberi, hakkı batıldan, iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan ayıran ölçü olduğunun ve bizlere iyiliği, adaleti, merhameti, tüm insani değerleri öğrettiğinin altını çizdi. 

Müslümanların hayat ölçüsünün ve olaylara yaklaşımının iki temel ekseni olduğunu vurgulayan Irmaklı, bunların sabır ve şükür olduğunu ifade ederek konuşmasını şöyle sürdürdü;

- Dünyanın hiçbir sıkıntısı, zorluğu, musibeti, müminleri yılgınlığa ve umutsuzluğa düşürmez

Sabır edilgen şekilde her şeyi olduğu gibi kabullenme durumu değildir, bilakis yaşananları doğru anlayıp zorluklarla mücadele etmektir.  Şükür ise sadece dil ile gerçekleşen bir durum değil, nimetin gerçek sahibi olarak Allah’ı bilmek ve nimeti O’nun istediği şekilde kullanmaktır. Dolayısıyla dünyanın hiçbir sıkıntısı, zorluğu, musibeti, müminleri yılgınlığa ve umutsuzluğa düşürmez. Aynı şekilde hiçbir zenginliği ve nimeti de taşkınlığa sürüklemez.

- Peygamber efendimiz hayatın her alanında çok zorluklarla karşılaşmıştır

Sabır ve şükür bilinci ile yoğrulan ahlakî tutum mümini bir denge insanı yapar. Bunun en büyük örneği de Peygamber efendimizdir. O hayatın her alanında çok zorluklarla karşılaşmıştır. Dünyaya gelmeden babasını, küçük yaşta annesini kaybetmiş, altı evladı kendinden önce vefat eden bir baba olarak büyük hüzünler yaşamış, inancı uğruna şehrini terk etmek zorunda kalmış, müminlerin hayatı ve güvenliği için cepheden cepheye savaşmış ve tüm zorluklar karşısında, inançla, kararlılıkla, merhametle mücadele etmiştir. Bir hadisinde “Müslümanlar benim başıma gelen zorluklara baksınlar da kendi karşılaştıkları zorluklar karşısında güçlü olsunlar” buyurmaktadır.

- Bize düşen, kardeşlik sorumluluğuyla yaralarımızı sarmaktır

Öyleyse bize düşen karşılaştığımız afetler ve zorluklarla sabrı kuşanarak hep beraber mücadele etmektir. Yaşadıklarımızı doğru anlayıp tedbir ve tevekkül ile doğru dersler çıkarmaktır. Sabır ve fedakarlıkla daha güzel bir geleceği beraber inşa etmek, insanlığın iyiliği yolunda beraber yürümektir. Bize düşen şükür bilinciyle imkanlarımızı paylaşmak ve yardımlaşmaktır. Kardeşlik sorumluluğuyla yaralarımızı sarmaktır. Şükür duygusunu hayata dönüştürerek huzurla yaşayacağımız bir mahalleyi, şehri, ülkeyi ve dünyayı beraber inşa etmektir.

Irmaklı daha sonra selde vefat eden vatandaşlar için dua etti.

Editör: Mehmet Çalışkan