Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, sosyal medyayla ilgili düzenleme hazırlığı ve Ayasofya'nın ibadete açılması tartışmalarına ilişkin Anadolu Ajansının (AA) sorularını yanıtladı.

Sosyal medyanın kapatılması şeklinde bir görüş olmadığını belirten Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ancak sosyal medyanın düzenlenmesi gerektiğine yönelik bir ittifak oluştuğunu söyledi. Bunun muhalif seslerin susturulması anlamına gelmeyeceğini vurgulayan Kalın, Ayasofya'nın ibadete açılmasının dünya mirası kimliğinden bir şey eksiltmeyeceğini dile getirdi.

- Sosyal medya

Sosyal medya insanların sahte kimlikler, sahte maskeler arkasından konuşmasına imkan sağlayan bir mecra. Bundan cesaret alan bazı kişilerin bu mecrayı kirlettiğini maalesef gördük, görüyoruz. Belki benim 'Vicdani müeyyide, vicdani kontrol, vicdani düzenleme' dediğim şey biraz bununla ilgili. Ne söylüyorsanız dürüstçe, ahlaklı bir şekilde, seviyeli bir şekilde söyleyin. Birtakım sahte kimliklerin, bot hesapların, sahte hesapların arkasına sığınarak değil, kimseniz, ne iseniz o şekilde çıkıp söyleyeceğiniz sözü söyleyin. Bu cesareti olmayanlar da bu mecrayı kirletmesinler.

- Ayasofya

Şimdi Ayasofya'nın camiye çevrilmesi meselesi uzun yıllardır gündemimizde olan, toplumsal talebi ve karşılığı olan bir mesele. Bunu "Camiye çevrilirse Ayasofya'nın dünya mirası kimliği ortadan kalkar" şeklinde eleştirenler var. Bahsettiğiniz ülkelerin bir kısmı bu yönde eleştiriler ya da açıklamalar yaptılar. Fakat bu bize hiç de öyle görünmüyor. Bizim bütün selatin camilerimiz, İstanbul'da örneğin Sultanahmet Camisi olsun, Fatih Camisi olsun, Süleymaniye olsun, diğer camilerimiz olsun, hem ibadete hem ziyarete açık mekanlardır. Turistler de giderler, belli saatlerde belli kurallar çerçevesinde buraları ziyaret edebilirler. Yabancıların yahut yerli turistlerin bu tür mekanları ziyaret etmesi için illa buraların müze olması gerekmiyor. Notre Dame örneği de var mesela Paris'te. Hem kilisedir hem müzedir. Ayin zamanı insanlar giderler orada ayin yaparlar Hristiyanlar. Normal zamanda da turistler giderler ziyaret ederler. Sacre Coeur Kilisesi vardır yine Paris'te. Bunun önünde bir engel yok. Ayasofya'nın da ibadete açılması yerli yahut yabancı turistlerin orayı ziyaret etmesine mani değil. Dolayısıyla dünya mirasından bir şey kaybetmesi söz konusu değil. Buranın tarihi tabii kilise olarak başlamış, cami olarak devam etmiş, sonra da müze olarak devam etmiş. Bu üç kimlik, Ayasofya'nın 3 hayatı içinde herhalde onun asli kimliğine en uzak olan müze statüsü. Yani bir mabet olarak kurulmuş, daha sonra camiye çevrilmiş ve 500 yıldan fazla bu şekilde devam etmiş. Cumhuriyetin ilk yıllarında da biliyorsunuz Ayasofya bir cami olarak, yani 34'e kadar, 23'ten 34'e kadar, hatta 20'yi esas alırsanız Meclisin kuruluşundan, zaten cami olarak faaliyet göstermiş. Dolayısıyla buranın ibadete açılması Ayasofya'nın tarihi dünya mirası kimliğinden bir şey eksiltmez. Daha fazla insan oraya gidebilir, ziyaret edebilir. Nasıl atalarımız oradaki Hristiyan ikonalarını muhafaza ettiyse bundan sonra da onlar muhafaza edilir. Ziyaretçilerin gene ziyaretine açılır. Bununla ilgili çalışmalar yapılır. Bunlar birbirini nakzeden durumlar değil.

Editör: Mehmet Çalışkan