Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde il müftülerini kabul eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Din görevlilerin görevi, günlük tartışmaların özellikle de provokatif niyetle yürütülen saldırıların çok üzerindedir." dedi.

DİNİ HABERLER

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 40. İl Müftüleri İstişare Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yılda 2 defa düzenlenen ve bugün 40'ıncısı vesilesiyle bir arada oldukları İl Müftüleri Toplantısı'nın ülke, millet ve Diyanet İşleri Teşkilatı için hayırlara vesile olmasını diledi.

Bu toplantılarda yapılan değerlendirmelerin, paylaşılan tecrübelerin, oluşan birikimin millete ve tüm ümmete daha iyi hizmet verilmesini sağlamasını dileyen Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanlığında yürütülen her görevi ama özellikle de müftülük vazifesini herhangi bir devlet memurluğu gibi görmediklerini söyledi.

Diğer kamu görevlileri vazifeleri ihmal ettiklerinde veya yanlış yaptıklarında, öyle veya böyle bir telafisinin olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diyanet mensupları, imamlarımız, müftülerimiz vazifelerini hakkıyla yerine getirmediklerinde Allah göstermesin koskoca bir milletin bu dünyası da öteki dünyası da berbat olabilir. Dolayısıyla bu işin kıymeti ne makamla ne mevkiyle ne parayla ne şöhretle ölçülür. İslam'ın 1443 yıllık birikimini yeni nesillere aktarma sorumluluğunu üstlenmiş kadrolar olarak zor ama bir o kadar da şerefli bir göreviniz var. Bin yıllık vatanımız Anadolu'daki varlığımızı da inancımıza sıkı sıkıya bağlı olmamıza borçluyuz. Nice zorlu sınamalardan, nice büyük tehditlerden geçerek bugünlere gelen milletimizi hep İslam'a olan sarsılmaz bağlılığı ayakta tutmuştur. Ölürsem şehit, kalırsam gazi anlayışıyla Viyana kapılarına kadar dayanan ecdadın Meriç'in doğusuna kadar geri çekilmesinin gerisindeki sebebi de aynı yerde aramamız gerekiyor. İşte bu noktada Osmanlı'dan cumhuriyete Diyanet İşleri Reisliği olarak geçen teşkilatımızın önemi ortaya çıkmaktadır."

Erdoğan, rahmetli Menderes'in Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bugünkü yapısına kavuşturduğu teşkilatın kurulduğu günden beri ülkede din hizmetlerinin en sahih ve sağlıklı şekilde yürütülmesini sağladığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kurumu 2010 yılında müsteşarlık, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile de aynı konuma sahip başkanlık düzeyine yükselterek yetkilerini ve görev alanlarını genişlettiklerini anımsattı.

- FETÖ ile mücadele

FETÖ ihanet şebekesi ile mücadelede Diyanet İşleri Başkanlığının çok önemli bir yere sahip olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Yüce dinimizi kendi karanlık emellerine alet etmeye kalkan herkes artık karşısında İslam'ı ilimle, hikmetle, ferasetle, dirayetle milletimize aktaran teşkilatımızın kıymetli mensuplarını bulacaklarını bilmektedir. Salgın döneminde teşkilat mensuplarımızın büyük bir gayret ve özveri ile ifa ettikleri hizmetler takdire şayandır. Bu süreçte din görevliliğinin sadece camide verilen hizmetlerle sınırlı olmadığının, milletimizin hayatının içinde bir konuma sahip bulunduğunun herkes tarafından anlaşıldığına inanıyorum. İl müftülerimizin 2021'deki ikinci toplantı konusunu 'salgın süreci, toplumsal değişim ve diyanet hizmetleri' olarak belirlenmesini bu bakımdan isabetli görüyorum.

Medyada, özellikle de sosyal medyada sıkça karşılaştığımız din görevlilerimize yönelik yalan, iftira, çarpıtma, itibar suikasti amacı taşıyan kampanyaların asla moralinizi bozmamasını istiyorum. Sizlerin görevi günlük tartışmaların, özellikle de provokatif niyetle yürütülen saldırıların çok üzerindedir. Bunun için ne olursa olsun kuşatıcı, birleştirici, gönül kazanıcı, teskin edici yaklaşımınızdan taviz vermemelisiniz. Vazifenizi aşkla, heyecanla, samimiyetle yürüttüğünüz sürece üstesinden gelemeyeceğiniz hiçbir mesele, kazanamayacağımız hiçbir kalp kalmayacağından emin olun."

- "Kudüs davasını en samimi bizim insanımız savunmuştur"

Erdoğan, İslam dünyasının asırlardır itikadi sapkınlıkların yol açtığı derin acılarla boğuştuğunu dile getirdi.

Bugün de yakın coğrafyalar başta olmak üzere pek çok yerde benzer sancıların yaşanmaya devam ettiğini anlatan Erdoğan, millet olarak bu sıkıntılı süreçlerin üstesinden Allah'ın varlığına ve birliğine olan sarsılmaz inançları ve Hz. Muhammed'e olan derin muhabbetleri sayesinde geldiklerini vurguladı.

Her ne kadar birilerinin, epeyce bir süre, milleti dininden ve diyanetinden uzak tutmak için uğraşsa da başarılı olamadıklarını söyleyen Erdoğan, "Ülkemizin dört bir yanında asırlardır varlığını sürdüren ilim irfan yuvalarına ilave olarak ilahiyat fakülteleri ile imam hatip okullarıyla camilerimizde verilen hasbi hizmetlerle milletimiz inancına daima sarılmıştır. Milletimiz bununla kalmamış, dünyanın neresinde olursa olsun her Müslümanın derdiyle dertlenmiş, İslam'a yönelik her saldırıya karşı koymuştur. Kudüs davasını en samimi ve en güçlü şekilde bizim insanımız savunmuştur." diye konuştu.

Erdoğan, son dönemde bilhassa Avrupa'da ortaya çıkan Hz. Muhammed'e yönelik saygısızlıklara karşı en güçlü ve kalbi tepkinin yine Türk milletinden yükseldiğini ifade etti.

"Norveç'te Kur'an-ı Kerim yırtıldığında insanlarımız nasıl ayağa kalktıysa Danimarka ve Fransa'da peygamberimize hakaret içeren karikatürler yayınlandığında da milletimiz meydanları doldurmuştur." diyen Erdoğan, şunları söyledi:

"Maalesef benzer bir hadise hiç arzu etmediğimiz ve beklemediğimiz bir şekilde bizim de başımıza geldi. Suriye'de kontrolümüz altında bulunan bölgelerdeki okullarda dağıtılmak üzere hazırlanan bazı kitaplarda peygamber efendimizin tasviri olarak yorumlanabilecek kimi resimlerin yer aldığı tespit edildi. Bunun üzerine kitapların dağıtımı derhal durduruldu ve toplanan kitaplar imha edilmek üzere muhafaza altına alındı. Benzer tasvirlerin yer aldığı ve henüz basılmamış başka kitaplar olduğu da belirlendi. Bu kitapları hazırlayanlar ve kontrolünü ihmal edenler başta olmak üzere yaşanan rezalette sorumluluğu bulunan herkesle ilgili gereken soruşturmalar başlatıldı. Böyle bir durumun her ne kadar doğrudan bilgim dahilinde olmasa bile müteselsil sorumluluk altında bulunduğum bir yönetimde ortaya çıkmasından dolayı ziyadesiyle üzüntülüyüm. Hiçbir mazereti, izahı olmayacak bu vahim durum konusunda gereğini inşallah hızla yerine getirecek ve sorumlulardan hesap sorulmasını bizzat takip edeceğim. Rabb'im bizleri Rabb'imize ve Peygamber Efendimize karşı yapılan ve yapılabilecek her türlü saygısızlığa ortak olmaktan muhafaza eylesin. Böyle bir saygısızlığa ortak olarak dünyamızı da ahiretimizi de berbat etmekte bizleri korusun."

- "Yeryüzünün süsü camiler olduğu gibi camilerin süsü de cemaattir"

Erdoğan, Camiler Haftası vesilesiyle yayımladığı mesajında da ifade ettiği gibi Mescid-i Nebi'nin ilk mescit ve ilk karargah olarak Medine'de inşasından bugüne camilerin daima hayatın merkezinde yer aldığını aktardı.

Müslümanların bu mekanlarda cem olduğunu, birleştiğini, bütünleştiğini, aynı safta kalplerini birbirine kenetlediğini, hiçbir sınıf, sınır, mesafe, renk, dil ve ırk tanımayan cihanşümul ümmet kavramının evvela camilerde vücut bulduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:

"Birliğimizin, Müslümanlığımızın nişanesi olan camilerimize sahip çıkmak, onları ihya ve imar etmek temel görevlerimizden biridir. Camileri imar etmenin yolu ise buraları tekrar eğitimin, dayanışmanın, paylaşmanın, ilim ve irfanın, velhasıl hayatın merkezleri haline getirmekten geçmektedir. Yeryüzünün süsü camiler olduğu gibi camilerin süsü de cemaattir. Özellikle gençlerdir. Çocuklarımızın neşesiyle, gençlerimizin heyecanıyla, piri fanilerimizin tecrübesiyle, kadınlarımızın nezaket ve becerisiyle dolmayan bir cami mahzun ve öksüz kalmış demektir. Çocuklarımızı, bilhassa da gençlerimizi camilerle ne kadar kucaklaştırır, onlara ne kadar şuur ve kimlik kazandırabilirsek geleceğimize o derece güvenle bakabiliriz. Aynı durum, Avrupa başta olmak üzere vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı yurt dışındaki yerler için de geçerlidir. Bu bakımdan caminin sosyal hayattaki rolünü güçlendirecek çalışmalara ağırlık vermeliyiz.

Erdoğan, din görevlilerinin işinin sadece namaz kıldırmak, cenaze kaldırmak, mevlit okutmak olmadığını aktardı.

Asıl sorumluluklarının, insanların kalbini ve zihnini Allah sevgisi, peygamber sevgisi ve imanın esaslarıyla aydınlatmak olduğunu dile getiren Erdoğan, "Peygamberlerin varisleri olarak gördüğümüz din görevlilerimizin gayretleriyle inşallah bunu başaracağımıza inanıyorum. Kimi cahil, kimi gafil, kimi hain birilerinin insanlarımızın zihnini bulandırmasına, gönlünü çelmesine, tertemiz duygularını istismar etmesine de ancak bu şekilde engel olabiliriz." dedi.

Toplantıda, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ve Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş da hazır bulundu.