Salgın Hastalık İmtihanı

2019 Mart ayından bu tarafa dünyada ve ülkemizde covid-19 sebebiyle zorlu bir süreç yaşadık. Bu salgından en az hasarla kurtulmak için devlet ve millet birlikte yürümeye çalıştık. Maddi bakımdan zorluk çeken esnaflarımız ve aileler var. Bu kardeşlerimizin yanında olmak için her birimize görev düşüyor. Alanda en çok yükü çekenler şüphesiz sağlık çalışanlarıdır. Biz bir kez daha kendilerine müteşekkiriz. İlgili diğer kurumlarla birlikte cami görevlilerimizde çalıştılar. Özellikle filyasyon ekiplerinde din görevlilerimiz çok güzel çalışmalar yaptılar. Ve hala da görev yapıyorlar.  

Salgın sürecinde tedbirlere uymak hususunda dikkatli davranan yerlerin başında camilerimiz ve cami cemaati geliyor. Bu açıdan cemaatimize müteşekkiriz. Temizlik, maske ve mesafe diye formüle ettiğimiz tedbirlere ilaveten "seccadeni al da gel" teması ile cemaatimiz üzerine düşeni yaptı. Salgın sürecinde bir kez daha gördük ki bizim için camisiz bir sosyal hayat mümkün değil. Camiler, hayatımızın tam merkezinde olan temel kurumlarımızdır. Camiler sadece cemaatle namaz kılınan mekânlar değil, aynı zamanda dertleştiğimiz, buluştuğumuz ve birbirimizden haberdar olduğumuz mekânlardır.

Salgın sürecinde biz din gönüllüleri için en zor olan konulardan birisi de camilerde cemaatimizden ayrı kalmaktı. Okuduğumuz ezanlarla camiye davet ettiğimiz cemaatimizi bir süre namazlarınızı evde kılın, dedik. Ama şimdi bu zorlu süreçte epeyce mesafe aldığımıza göre artık tekrar camilerde buluşmak için hem bize hem de cemaatimize görevler düşmektedir.

Din Gönüllüsü Olmak

Din görevlisi / gönüllüsü olmak ciddi bir sorumluluktur. Bizim için cemaat kavramı beş vakit bize cemaat olan kardeşlerimiz ile başlar, o mahalle veya köyde kim var ise tamamı bizim cemaatimizdir. Bu açıdan görev alanımız geniştir. Görev yaptığımız alanda kadın, erkek ve çocuklar başta olmak üzere engelli kardeşlerimizin eğitim ihtiyaçları, fakir ve yoksullar ile ilgilenme, cenaze ve düğün gibi toplumun ihtiyacı olan her durumda biz varız. Ama asıl görev alanımız camilerdir. Cami bir anlamda toplumsal hizmetlerimizi planladığımız ve takip ettiğimiz merkezimizdir. Tabiatıyla biz her güzel çalışmayı cemaatimizin duası ve katkıları ile yerine getiriyoruz. Bir anlamda görev taksimi yapıyoruz.

Cemaatimizle daha önce yürüttüğümüz başta sabah namazı buluşmaları olmak üzere, bayanlara, çocuklara ve gençlere yönelik yürütülen cami hizmetlerinde daha gayretli olmalıyız. Bir gencin cami ile buluşması ne büyük nimettir. Dünyanın cazibesinin arttığı, dijital dünyanın her birimizi derinden etkilediği bir ortamda bir gencin günün bir vaktinde cami gölgesine sığınması tebrik edilecek bir davranıştır. Özellikle camilerin yanında her yaştan insanımızın yararlanabileceği sosyal alanlar oluşturmak büyük önem arz etmektedir. En azından yeni yapılacak olan camilerin yanında 4-6 yaş Kur’an kursu, gençlik merkezi ve bayanların buluşabileceği mekânları oluşturmalıyız.

Camiler: Birliğimizin Sembolü

Beş yıl önce yaşadığımız acı tecrübe bize bir kez daha göstermiştir ki, camiler birliğimizin temel direğidir. Çünkü usülüne uygun olmak şartı ile kimseden izin almadan girebildiğimiz tek mekân camilerdir. Camilerimiz herkese açıktır. Şeffaf, yani yapılan sohbetler başta olmak üzere her hizmet milletin gözü önündedir. Özel bir gündem yoktur. Bir meşrep veya özel bir cemaat olgusu yoktur. Vaaz ve hutbe konuları başta olmak üzere paylaşılan fetvalar, Başkanlığımız Din İşleri Yüksek Kurulu rehberliğinde yerine getirilmektedir. Bu da din / fetva güvenliği açısından son derece önemlidir.  Bu itibarla camilerde yürüttüğümüz çalışmalar son derece önemli hayati bir görev üstlenmektedir. Bundan dolayı camilerdeki hizmetlerimize hem çeşitlilik hem de muhteva açısından ayrı bir önem vermeliyiz.

Salgın Sonrası

Salgın sonrası biz din gönüllüleri ve cemaatimiz tarafından yapılabilecek bazı hususları değerlendirmek istiyorum. Elbette burada arz etmeye çalışacağım konulardan önemli bir kısmı alandaki mesai arkadaşlarımız tarafından yerine getiriliyordur. Hem cemaatimiz açısından hem de görevlilerimiz açısından salgın sonrası yeniden fikr-i imal olması açısından şunları ifade edebilirim:  

- Cemaat olarak imkânlar ölçüsünde beş vakit cemaate devam etmeye gayret gösterelim,

- Bu mümkün olmuyor ise, evimize veya işyerimize en yakın camide günde en az bir vakit cemaatle namaz kılmaya çalışalım,

- Camilerde özellikle kış günlerinde yerine getirilen Cuma haricindeki bir dersi / sohbet programını takip etmeye çalışalım,

- "Ailecek Camideyiz", "Sabah Namazı Buluşmaları", "Dede torun camideyiz" başlıkları ile yapılan programlara katkı yapalım,

- Haftanın belli günlerinde çocuklarımızı da camiye götürmeye çalışalım,

- Cuma ve beş vakit namazlar için bayanlara yer ayrılan camilere ailemizle katılmaya gayret gösterelim,

- Köy camiinde görev yapan bir hocamız her yıl "köy hayrı" başlığı altında bir program düzenleyebilir. Zaten Anadolu’nun birçok yerinde "hacet bayramı" veya "köy hayrı" başlığı ile program düzenleniyor. Ancak, o köylü olup başka yerlerde yaşayan cemaatimizin yakınlarını da haberdar ederek bir buluşmaya dönüştürmek gerekir.

- Görevli arkadaşlarımız yaz ve kış dönemi akademik program yapmalı. Genelde okulların açılması ile birlikte seyahatler ve ziyaretler sona eriyor. Bu sebeple süreklilik arz eden programlar yapılabilir. Başkanlığımız ilgili birimleri tarafından planlanan programların takibi son derece önemlidir.

- Çocuklarla ilgilenmeyi ve okutmayı sadece yaz dönemine hasretmemek gerekir. Özellikle yurt dışı tecrübesi olan arkadaşlarımız gayet iyi bilir ki oralarda hafta sonları da çocukların eğitimini devam ettiririz. Bu uygulamayı neden ülkemizde de yapmayalım ki? Bundan maksat sadece elif cüzü okutmak gibi akademik bir gaye olmamalı. Çocukların camilerle ilgi ve bağını koparmamak için gerektiğinde sadece vakit namazında buluşma veya bir kitap kritiği gibi çocukların dünyasına uygun çalışmalar olabilir.

Bütün bunlarla beraber mevzuat çerçevesinde takip edebileceğimiz bazı dersler şunlardır:

1. Kur’an Dersi: Her camide haftada iki gün Kur’an-ı kerim okumasını öğrenmek isteyenlere imkân sağlanmalı. Bunun saati ve günü ilan edilmeli. Belirtilen saatte de hocamız yerinde olmalı.

2. Tefsir Dersi: Başkanlığımız tefsiri esas alınarak yapılacak derslerde sıklıkla okunan sure ve ayetlerden başlanmalı. Ayrıca Kur’an kültürü diye ifade edebileceğimiz katkılarda yapılmalıdır. Cemaat yoğunluğu dikkate alınmalı. Ama mutlaka zaman konusunda da hassas olunmalıdır.

3. Hadis Dersi: Hadislerle İslam veya Riyazü’s-Salihin kitapları esas alınarak yapılacak derslerde konu seçimleri iyi yapılmalı. Ayrıca derslerde okunacak hadislerin tartışma konusu olacak olan başlıklar olmamasına dikkat edilmelidir.

4. İlmihal Dersi: İlmihal kavramı önemlidir. Özellikle Anadolu coğrafyasında ilmihal kavramı ayrı bir yer tutar. İlmihal kitaplarının güncellenmesi önem arz etmektedir. Hanımlara ve gençlere özel ilmihal çalışmaları yapıldığı gibi "internet ahlakı" gibi güncel yeni konu başlıkları da eklenmelidir. İyi bir hazırlık yapılmalı. Konu takibinde ihtiyaç olan konular öne alınmalıdır. Örneğin ramazan ayı yaklaşırken oruç konusu işlemek gibi.

5. Gençlerle Buluşma: Başkanlığımızın gençlere yönelik çalışmaları son yıllarda bir ivme kazandı. Özellikle Sayın Başkanımızın her caminin / görevlinin on genci olsun projesi önemlidir. Haftanın bir günü gençlerle camide buluşacak bir proğram düşünelim. Burada ortaokul, lise ve üniversite öğrencilerine yönelik ayrı ayrı düşünülebilir. Her buluşmada akademik ders yapılması gerekmeyebilir. Sadece buluşma ve dertleşme bile yerine göre çok anlamlı olacaktır.

6. Bayanlara Sohbet: Kurumumuzda bayan personel sayısının artması ile birlikte bayanlara yönelik irşat hizmetlerinde de ciddi bir artış var. Bir camide haftanın bir günü müftülüklerimizin koordinesinde bayan bir görevlinin eşliğinde proğram düşünülmelidir.

7. Öğrencilere Yönelik Mekânlar: Camilerimizde eğer imkan var ise ortaokul ve lise öğrencilerinin yararlanabileceği bir kütüphane ve internet imkanı sunulabilir. Bu çocuklarımızın cami iklimine alışması açısından önemlidir. Diğer yandan veliler için de iyi bir güven unsuru oluşturacaktır. Bu konuda derneklere rehberlik edip katkıları istenebilir.

8. Dijital Ortamdan Yararlanmak: Salgın sürecinde her kurum dijital ortamdan yararlanmaya çalıştı. Başkanlık ve müftülükler olarak din eğitimi ve din hizmetlerinde özellikle irşat hizmetlerinde de bu süreçte dijital ortamdan yararlandık. Bu güzel bir imkan oldu. Ama unutmayalım ki dijital dünyanın aynı zamanda sorumluluğu da yüksektir. Paylaşılacak bilgi ve görsellerin hem şekil hem de muhteva bakımdan Başkanlığımız Din İşleri Yüksek Kurulu fetva konseptine uygun olmasına dikkat edelim.

9. Günlük çalışması: Görev yaptığımız alanda günlük tutma alışkanlığımız olduğunu söyleyemeyiz. Sonraki nesillere tecrübe aktarımı hususunda hatırat yazmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Belki her gün yazacak konular olmayabilir. Ama mutlaka bir günlük veya hatırat çalışması yapalım.

10. Sosyal Faaliyetler: Her şehir, ilçe hatta yerleşim yerinin kendine göre imkânları ve zorlukları vardır. Bu sebeple din hizmeti formatına uyacak değişik çalışmalar olabilir. Örneğin öğrencilerimizden oluşan bir tiyatro ekibinin kurulması gibi. Bu konuda manevi rehber olarak görevlendirilen arkadaşlarımızdan yararlanılabilir. Cami derneği veya cemaatten gönüllülerin katılımı ile periyodik olarak hastane ziyarete, mahalledeki yaşlılara ziyaret, huzur evi ziyareti gibi programlar düşünülebilir. Ama özellikle yetim ve yoksullar ile ilgilenme ve muhacirlerin dertleri ile ilgilenme büyük önem arz etmektedir. Yine cami cemaatinin destekleri ile bir camide akşam yatsı arası çorba ikramı veya komşularla kahvaltı proğramı gibi gündelik hayata dokunacak çalışmalar yapılabilir. Bu konuda her arkadaşımızın tecrübesini önemsiyoruz.

SONUÇ

Cami merkezli din hizmeti sunmak sevgi, bilgi , emek ve sabır işidir. Yani bir adanmışlık olmalıdır. Eskilerin tabiri ile vakıf insan olmak gerekir. Konunun sadece mevzuatla yerine getirilmesi düşünülemez. Ama mevzuatsız da olmayacağı aşikardır. Kurumsal birliktelik, hesap verilebilirlik gibi hususlar önemlidir. Yapacağımız çalışmalarda müftülüklerimize bilgi verip gerekli koordineyi sağlamalıyız.

Mevzuattaki hususlar ile başlayıp mesai mefhumu olmaksızın çalışmak bize yakışandır. Sarı Hoca ismiyle maruf merhum M Ruhi Turan (1899-1981)’dan öğrencileri güzel bir söz naklederler: “ Güneşe ve saate bakandan hoca olmaz “. Biz gerektiğinde bir bebeğin kulağına ezan okuma, bazen askere giden bir gencin uğurlama proğramında ve vefat eden bir kardeşimize karşı son görevini yaparken yanında bulunuruz. Salgın sürecinde toplum değişik yönlerden etkilendi.   Bu itibarla camilerimizin işlevi ise apayrı bir önem kazanmıştır. Salgın sonrası süreçte çalışmalarımızı yeniden gözden geçirip gerekli tedbirleri almalıyız. Toplum önderleri olarak sadece namaz ibadetinde değil, hayırlı her hizmette topluma rehberlik etmeye devam edeceğiz. Salgın ile ilgili alınması gereken tedbirleri elden bırakmadan görevimizi yapmaya çalışacağız. Ne mutlu mihrap görevini sevgi, sabır ve bilgi yükü ile yürütenlere.