CAMİLER VE DİN GÖREVLİLERİ HAFTASI

1-7 Ekim

Cami, Din Görevlileri ve Vefa

Neden Bir Hafta?

Camiler ve mescitler tüm Müslümanların ortak değeridir. Bu kurumlar hayatımızın merkezindedir ve her zaman bizim için önemlidirler. Peki, o zaman bu kadar önemli ve değerli olan bir müessese veya kavram için bir hafta ihdası uygun mu? Bu soruya şöyle cevap verebiliriz: Evet. Çünkü bu tür haftaların kutlanması farkındalık oluşturmak, bir konuyu toplum gündemine taşımak gibi gayelerle yapıldığı aşikârdır. Bu sebeple Başkanlığımızca çerçevesi çizilip bu isimle bir haftanın her yıl Ekim ayının ilk haftasında değerlendirilmesi hayırlara vesile olmaktadır.

Elbette her Müslüman için nasıl annelerimizin hatırı bir güne ait değil ise, camilerin hatırı da bir haftaya ait değildir. Bu gibi tematik haftalarda bir konu belirlenir ve o konu etrafında toplumda bilgi temelli bir bilincin oluşması için gayret gösterilir. Başkanlığımız her yıl bir konuyu gündeme taşıyor. Ve bu yıl ki konumuz içinde yaşadığımız salgın süreci ile alakalı olarak karşılık bulan bir başlık: Cami, Din Görevlileri ve Vefa.

Camiler

Camiler ve mescitler bizim temel taşlarımızdır. Biz ilk dini bilgi ve malumat ile dini pratikleri camilerde öğreniriz. Başkanlığımızın almış olduğu tedbirler sayesinde camilerden sadece erkekler değil, bayanların ve çocukların da yararlanması için çok önemli mesafeler alınmıştır. Elbette yapılması gereken daha çok işler vardır. Ve inanıyoruz ki zamanla diğer eksikliklerde giderilecektir. Asr-ı saadetten günümüze kadar camiler toplumun hep merkezinde olmuştur. Başta ibadetlerimizi cemaatle yapmak olup, ilim merkezi, devlet işlerinin görüldüğü yer, savaş kararları alınmış, diğer ülke temsilcileri ile görüşülmüş, mahkeme olmuş, hastalar tedavi edilmiş, yolda kalanlar konaklamıştır.

Camiler vefalıdır. Çünkü biz camilerde buluşuruz. Kürsü ve minberlerden anlatılanlar ile aydınlanırız. Birlikte dua eder günahlarımızdan arınırız. Komşularla buluşur halleşir ve dertleşiriz. Birbirimizden haberdar oluruz. Yani camiler ve mescitlerimize çok şey borçluyuz. Özellikle yurt dışında bulunanlar çok daha iyi bilir ki, camiler ve mescitler çölde susuz kalmış bir kişinin vaha bulması gibidir. Bu sebeple bir yerleşim yerinde cami yapılması için el birliği ile gayret gösteririz. Bir eksiği var ise hep beraber koşarız. Sezai Karakoç’un ifadesiyle Cami mihrabıyla bir tapınak, minberiyle bir toplum ve bir devlet, kürsüsüyle bir okuldur. (Günlük yazılar II sütun, s.522)

Din Görevlileri

Cami ve kur’an kursularında hizmetlerin sağlıklı yürütülmesi din görevlileri ile mümkündür. Hademe-i hayrat, din görevlisi, din gönüllüsü veya başka isimlerde bulmak mümkündür. Esasında herkes dininin görevlisidir. Doğrudur, ancak müessese olarak camilerde ve kur’an kurslarında hizmetlerin sağlıklı yürütülmesi buralarda sürekli bir görevlinin istihdamı ile mümkün olacağı aşikârdır.

Din görevlisi mesai ve hizmet sunduğu alan bakımından diğer memurluklara benzemez. Hem memuriyet hem de sivil yönü vardır. Toplum önderidir. Bir çocuk dünyaya geldiğinde kulağına ezan okumaktan düğün merasimine, askere giderken uğurlamadan bir cenazenin namazını kıldırmaya varıncaya kadar her an hayatın içindedir.

Mesai arkadaşlarımızı eleştirmek kolaydır. Şu an ülkemizin en ücra köşesine kadar sadece din görevlileri kalmıştır. Üstlendiğimiz görev gereği fedakârlık yapmaları gerekiyor. Ama toplum olarak bize rehberlik eden bu kadroların hem yetişmesinde hem de görev alanlarında işlerini kolaylaştıracak tedbirleri almamız gerekmiyor mu? Din görevlisi sadece bizlere Cuma namazı kıldıran, cenazemizle ilgilenen kişi değildir. Aynı zamanda bize rehberlik / önderlik eden kişidir.

Cami ve Din Görevlisi vefalıdır

Camiler bizi temizler. Camiler bizi bir araya getirir. Camiler vefalıdır. Günde beş vakit kapılarını bize açar. Esasında cami kapıları her daim açıktır. Camilerin içi sükûnet yeridir. Ruhumuzu dinlendirir. Bizi yormaz aksine dinlendirir. Camiler vefalıdır. Kendisine geleni hediye ile gönderir. Hediyelerin en güzeli de günah yükümüzü azaltmasıdır. Sezai Karakoç’un benzetmesiyle bir toplum için cami, bedendeki kalp gibidir.

Mihrap ve minberde görev yapanlar yıl 365 gün 5 vakit yaptıkları çağrı ile vefalarını gösterirler. Camiye az bile gitsek, her daim arkalarında cemaat olmasak bile onlar ihtiyaç olduğunda yanımızdadırlar. Yeni doğan bir çocuğun kulağına ezan okurken, çocuklarımızın düğününde dua ederken ve bir yakınımız vefat ettiğinde teselli ederken onlar yanı başımızdadır. Çünkü onlar vefalıdırlar. Salgın sürecinde sağlık çalışanlarını istisna edersek en çok sahada olanların başında din gönüllüleri geliyordu. Elbette bizim de onlara karşı vefalı olmamız gerekir.

DUAMIZ ODUR Kİ, HAFTA VESİLESİYLE ÖNDEN GİDENLERE RAHMET OLSUN,

HAFTAMIZ HAYIRLARA VESİLE OLSUN.