İsrailoğullarından bahsederken Rabbimiz “Size verdiğimiz Kitab’a sımsıkı sarılın; ona kulak verin” emrine karşılık onların “işittik, isyan ettik” dediklerini anlatıyor. İsyanlarının sebebi olarak da “Nankörlükleri sebebiyle onlara buzağı sevgisi içirilmişti” buyuruyor. (Bakara, 93)

“Buzağı sevgisi içirildi”

Yani buzağı sevgisi kalplerini doldurdu, imanlarını bastırdı. Nankörlükleri, inkârları kalplerini buzağı sevgisinin işgal etmesine; bu işgal de isyan etmelerine sebep oldu.

Mide, sarhoşluk veren alkollü içeceklerle dolarsa, beden saçmalamaya başlıyor. Ağızdan çıkanlar anlaşılmıyor. Ayaklar bedeni taşıyamıyor. Alkolün etkisiyle beyin bedenin dengesini sağlayamıyor. Hamr, aklı örtüp insanı akledemez, düşünemez hale getirdiği gibi, buzağı sevgisi de kalbi örtüp insanı itaat etmez bir isyankâr haline getiriyor.

İsrailoğullarının kalbini bozan sevgilerden biri “buzağı sevgisi”ydi. Bu sevgi onları isyana sürüklemişti. Onca mucize, delil ve alamete rağmen buzağıya tapmaya başlamışlardı.

Demek ki kalbi bozan sevgiler var…

Kalbi bozan hırslar var…

Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Bir koyun sürüsünün üzerine saldıran iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, kişinin mal ve şeref hırsının dinine olan zararından daha çok değildir.” (Tirmizi, Zühd, 30) buyururlar.

Yani hırslarımızın dinimize zararı, kurtların koyun sürüsüne zararından daha fazla…

Büyüklerimiz üç tehlikeye sürekli dikkat çekiyorlar: Servet, şehvet, şöhret.

Buzağı sevgisi ile isyankâr olan İsrailoğulları gibi, mal-makam sevgisiyle de isyankâr olan âdemoğulları var.

Hırsının esiri olup hak yiyen, kalp kıran, harama bulaşan âdemoğulları…

Şehvetinin kölesi olup nefsine uyan; Allah’ın “yaklaşmayın” buyurduğuna yaklaşan; bedenini imanına değil şeytanına teslim eden âdemoğulları…

Bakara Suresinin 93. ayet-i kerimesinde vurgulanan “Buzağı sevgisi içirildi” ifadesi çok dikkat çekicidir. Kalp, Allah’tan ve O’nun razı olduklarından başka sevgilerin eline bırakılırsa insanın hangi meçhul vadilerde dolaşacağı bilinemez.

Arzu ve istekler insanın tüm benliğini kaplayarak gönüllere siner; iliklere kadar işler, bütün düşünce ve davranışlara damgasını vuran en önemli etken olur.

“İman edenlerin Allah sevgisi, bütün sevgilerin üzerindedir…” (Bakara, 165) Kalp O’nun sevgisi ile dolmalı. Bunun içinde O sürekli anılmalı…

“Şunu iyi bilin ki, kalpler ancak Allah’ı zikrederek huzura kavuşabilir.” (Ra’d, 28)